“23 Haziran Kamu Hizmetleri Günü”nde Kentleri Yaratan ve Yaşatanlar: Fen İşleri İşçileri

23/06/2022

23 Haziran, 2002 yılında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Kamu Hizmeti Günü olarak, dünyanın birçok yerinde fark yaratan kamu görevlilerinin çalışmalarını tanımak ve onların sorunlarına dikkat çekmek amacıyla ilan edilmiştir. Bu gün dolayısıyla, “Gelecek Kamuda” diyerek; kamu hizmeti yapan işçilerin çalışmalarını kutlamak, artan fiyatlara meydan okumak ve insanca yaşayabilecek bir ücret ile daha fazla personel taleplerinin altını çizmek ve kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi ve ticarileştirilmesine karşı mücadele etmek amacımızdır. Sendikamızın da üyesi olduğu Avrupa Kamu Hizmeti Sendikaları Federasyonu (EPSU), her yıl belirlediği bir tema çerçevesinde kamu hizmetlerine dair çalışmalar yapmaktadır. Bu doğrultuda biz de kamu hizmeti gerçekleştiren işçilerin yaşadıkları sorunları aktarmayı önemsiyoruz.

Kamusal mekânlar insanların gündelik ihtiyaçlarını karşıladığı ve kültürel etkinliklerini gerçekleştirdiği, bireyleri birbirine bağlayan ortak mekânlardır. Sokakları, meydanları, parkları içeren ve binaları saran tüm boşlukları kapsayan kamusal mekânların kente en önemli katkısı birçok insanı buluşturarak sosyalleşme fırsatları ve etkileşim alanları oluşturmasıdır. Bununla birlikte kent yaşamı, onu kolaylaştıran konforlu ve estetik standartlara ulaşması için hiç durmadan üretmeye devam eden işçilerin ellerinde şekillenmektedir. Kamu işçilerinin varlığı ve yaptıkları çalışmalar ile yarattıkları değer konusundaki onları önceleyen ısrarlı tavrımız, işçi sınıfının görmezden gelinen emeğine verdiğimiz değerden kaynaklandığı kadar, toplum için nitelikli kamu hizmetinin artmasına yönelik amacımızdan da kaynaklanmaktadır. 

Fen İşleri İşçilerinin Üretimi

Kentlerde yeni bir kamusal alan yaratmak, ortak kullanım alanlarımızı görüntü kirliliğinden tamamen uzaklaştırmak ve bulunmaktan keyif aldığımız bir çevre haline dönüştürerek; gürültü, aydınlatma, enerji, güvenlik, doğal afetler, felaketlere karşı, estetik faktörleri gözeterek standartlara uygun mekânsal alanların oluşturulması, planlanması, kurgulanması, tasarlanması ve inşa edilmesi ya da onarılması için büyük bir özveriyle çalışan belediyelerin “fen işleri” olarak adlandırılan birimlerinde çalışan işçiler, tam anlamıyla kentleri yaşatan işçilerdir. Bu nedenle burada bu alanda çalışan işçilerle ilgili söyleyeceklerimizle hem yaptıkları işin niteliği hem de yaşadıkları sorunlar bakımından toplumdaki farkındalığın artmasını amaçlıyoruz.

En basit haliyle gündelik yaşamımızı kolaylaştırmak için yolların açılması, asfaltlanması, bordür ve tretuvarlarının yapılması, bozulan asfaltların, kaldırımların ve bordür tamiratları ve bakımlarının yapılarak hizmete sunulması, belediyeye ait tüm araç ve iş makinelerinin bakım, onarım ve ikmal işlerinin yapılması, belediyeye ait kültür merkezi, çocuk bakımevleri, spor tesisleri vb. yapıların projelendirilmesi, yapı izni alınması ardından inşaat kontrolörlüğünün yapılması; kamuya ait okul, ibadethane, muhtarlık, karakol ve aile sağlığı merkezleri gibi mekânların tadilat/onarım işlerinin yapılması işini üstlenen işçiler, Fen İşleri Müdürlüğüne bağlı olarak çalışır.

Belediyelerin Fen İşleri Müdürlüklerine bağlı olarak çalışan işçilerin çözülmeyi bekleyen sorunları var. Onlar, tüm toplumun yaşam koşullarını iyileştirmek, konforlu kentler üretmek için çalışırken; güvencesiz ve eşitsiz koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Yol yapım, bakım-onarım ve bu işler için üretim yapan atölyelerin işçileri, sağlık ve güvenlik önlemlerinin artırılmasının yanı sıra eşit işe eşit ücret almak istiyor; haklarının korunmasını ve ücretlerinin artırılmasını talep ediyorlar ancak yaşadıkları sorunlar derinlemesine incelendikçe bu sorunların sınırları genişliyor.

Yol, Kaldırım, Bakım ve Onarım İşleri Yapan İşçilerin Sağlığı ve Güvenliği

Fen İşleri işçilerinin büyük çoğunluğu sahada inşaat işleri yapmaktadır. Çalışma yaşamında hâlâ büyük eksikliklerin yaşandığı alanlardan biri olan işçi sağlığı ve güvenliği sorunları, söz konusu inşaat işleri olduğunda daha da artmaktadır. Her iş günü yaklaşık 1’i ölümlü 21 iş kazasının gerçekleştiği inşaat sektörünün karayollarındaki çalışma alanlarında, iş güvenliği sorunlarının yanında trafik güvenliği sorunları da belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durumda güvenlik, çalışma alanlarındaki işçiler için olduğu kadar her gün binlerce insanın kullandığı karayollarındaki sürücüler ve yayalar için de hayati önem taşıyan bir sorun olarak önümüze çıkıyor.

Özellikle gece yapılacak çalışmalarda ışıklandırma ve uyarı sistemlerinin yetersiz olması ya da hiç kullanılmaması, çalışma alanına yönelik yeterli aydınlatmanın yapılmaması, uygun olmayan veya yetersiz bariyer kullanılması, kullanılan işaretleme tabelalarındaki kirlilik ve aşınma nedenlerine bağlı olarak kullanılan ekipmanların görülememe sorunları, uygun olmayan kişisel koruyucu donanımlarının kullanılması, yol şantiyesi çalışanlarının güvenli çalışma ortamının sınırlarını aşmaları ve trafik akışı olan bölgede dinlenme, izleme gibi tehlikelere neden olacak bilinçli ya da bilinçsiz hareketler yapmaları, sivil araç sürücülerinin güvenlik tedbirlerine ve hız sınırlamalarına uymamaları, kapatılmış yol şeritlerinde bariyer önlerine konulan hız kesici gibi sivil trafik akışını yavaşlatacak uygulamaların olmaması gibi nedenler de yine birçok kazanın nedeni olmaktadır. Bu tehlikeli çalışma ortamı fen işleri işçileri için her gün tuzaklarla dolu bir iş günü anlamına gelmekte ve yeterli önlemlerin alınmamış olması ağır sonuçlar doğurmaktadır.

Asfalt Maruziyetine Karşı Cerrahi Maske!

Nitelikli kişisel koruyucu donımlara (KKD) erişim konusunda da sorunlar yaşayan işçiler -özellikle yol yapımında çalışanlar- hem toza karşı hem de asfalt yapımında kullanılan kimyasallara karşı yeterince korunmuyor. Kendilerine, toz ve kimyasallardan koruyan güçlü filtreleri olan maskeler yerine koruyuculuğu sınırlı ve ihtiyacı karşılamayan basit cerrahi maskeler verildiğini dile getiren işçilerin, bu eksiklikten dolayı yaşadıkları sağlık sorunları gün geçtikçe artmaktadır. Yol yapımında çalışan işçiler; maske, koruyucu giysi ve özellikle sıcaktan koruyan ayakkabıların standartların çok altında olduğunu söylüyor ve bu donanımların işçilerin sağlığını önceleyen bir yaklaşımla temin edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Asfalt malzemesinin çok sıcakken çalışmayı gerektirmesi nedeniyle işçilerin asfalt sıcaklığına dayanıklı ayakkabı giymesi oluşabilecek kazaların önüne geçilmesini önemini daha da artırmaktadır.

Asfalt maruziyeti, bu alandaki en önemli işçi sağlığı sorunudur. Bu maruziyetten kaynaklı genel sorunlara bakıldığında baş ağrıları, cilt döküntüleri, alerji ve hassasiyetler, yorgunluk hissi, iştahsızlık, boğazda ve gözlerde tahriş, öksürük ve deri iltihaplanmaları gibi birçok sağlık problemi görülmektedir. Asfalt maruziyeti ile meydana gelebilecek diğer ana tehlike asfalt dumanı ve karışımını oluşturan gazların solunumu ve cilt veya gözle teması sonucu oluşan sağlık etkileridir. Asfalt dumanı içerisinde, çalışanlar tarafından kolaylıkla solunabilen çok küçük, katı, havada taşınabilir parçacıklar bulunmaktadır ve bu parçacıkların solunması sonucu, akciğerde meydana gelen tahribatla birçok akut ve kronik sağlık etkileri ortaya çıkmaktadır. Ayrıca asfalt karışımı içerisindeki birçok karışım maddesi koruyucu donanımı olmayan cilt tarafından emilerek kan dolaşımına karışmakta ve vücutta birçok faklı organa zarar verebilmektedir. Asfalt maruziyeti sonucu akut etkilerin görüldüğü kişilerde, sonrasında kronik etkiler de görülebilmektedir.

Yine özellikle yol şantiyelerinde ortaya çıkan başka sağlık problemleri de vardır. Gürültü maruziyeti bunlardan biridir ve uzun vadede ciddi işitme kayıplarına neden olabilecek bir maruziyettir. Ayrıca, işçiler hem psikososyal sorunlar yaşamakta hem de birtakım biyolojik faktörlerin etkisinde kalmaktadır. Psikososyal riskler; iş yükünün artması, mesai saatleri ve çalışma temposunun artmasıyla çalışanlar üzerinde öncelikle stres olmak üzere birçok olumsuz etkiye yol açmaktadır. Bütün bu olumsuz koşulların işçiler için olabildiğince ergonomik çalışma ortamları yaratılmasına yönelik çalışmalarla ve kişisel koruyucu donanmlarla (KKD) en aza indirgenmesi mümkündür.

Kamu yararı için kentleri yaratan ve yaşatan işçiler; kent yaşamının odak noktası olan sokaklar, meydanlar ve yaya yollarını, yaşamımızda önemli bir yer tutan ibadethane, okul ve sağlık ocaklarını bizler için kullanışlı ve konforlu hale getirmek için çabalıyorlar. Kentin karakterini onlar belirliyor. Bu işçilerin sorunlarının muhatapları tarafından dikkate alınması ve çözüm üretilmesi gerekiyor.

Yolumuza çıkan dikenleri bizim için temizliyor, bizim için işleri kolaylaştırıyorlar. Onların yaşamlarına yapacağımız katkı, sorunlarını görmezden gelmeden haklarını teslim etmek ve koşullarını iyileştirmek için çaba sarf etmektir. Bu adil bir işbölümü olacaktır; öteki türlüsü olsa olsa bencilliktir.