Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC)’ndan Deniz Şahin Gümüştekin ve Mine Bilir ile Dayanışma

Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) Adalet ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarına gönderdikleri mektup ile tutuklu bulunan İzmir 8 No’lu Şube Başkanımız Deniz Şahin Gümüştekin ve 3 No’lu Şube Kadın Komisyonu Başkanı Mine Bilir’e destek verdiler. Genel Sekreter Esther Lynch imzasıyla gönderilen mektupta ETUC, DİSK Genel-İş ve Türkiye'de demokrasiyi, kadın haklarını ve sendikal hakları cesurca savunan tüm kesimlerle tam bir dayanışma içinde olduğunu ifade etti.

Sendika liderlerinin hukuka aykırı tutuklanmalarına ilişkin ciddi kaygılar

Sayın Bakan,

Size, DİSK Genel-İş Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin ve Kadın Komisyonu Üyesi Mine Bilir’in İzmir’de kısa süre önce tutuklanmasının yarattığı aciliyet üzerine yazmaktayım.

ETUC olarak, Gümüştekin ve Şahin’in ivedilikle salıverilmesi ve üzerlerine atılı tüm suçlamaların düşürülmesi çağrısı yapıyoruz. Bakanlığınızı, hukukun üstünlüğünü korumak, yargı bağımsızlığını sağlamak ve tüm vatandaşların anayasal ve demokratik özgürlüklerini garanti altına almak için harekete geçmeye, demokratik değerlere ve işçi haklarına tam anlamıyla riayet etmeye çağırıyoruz.

ETUC, üye örgütümüz DİSK Genel-İş'in, yukarıda bahsedilen tutuklamaların sadece iki sendika liderine yönelik olmadığı, aynı zamanda sendika ve işçi haklarına yönelik bir başka açık saldırı olarak görülmesi gerektiği ve toplanma ve ifade özgürlüğü hakkını ihlal ettiği yönündeki değerlendirmesini tam olarak desteklemektedir.

İki sendika lideri, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için adil ve tutuklamasız bir yargı süreci talep eden bir basın toplantısı düzenledikten sonra “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla gözaltına alındı. Bu tutuklamalar, sadece ilgili kişilere değil, Türkiye'deki ifade özgürlüğü, sendikal haklar ve temel haklar gibi daha geniş ilkelere de ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Seçilmiş sendika liderlerinin görüşlerini barışçıl bir şekilde ifade etmeleri nedeniyle uygulanan bu tedbirler, hukuki değil, siyasi niteliktedir. Bu eylemler, Türkiye Anayasası'nda, özellikle 24. ve 25. maddelerde, ayrıca Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, ILO Örgütlenme Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkı Sözleşmeleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğü garantisi dahil olmak üzere, yer alan haklarla doğrudan çelişmektedir.

Yargı sistemi siyasi sindirme aracı olarak kullanılmamalıdır. Herhangi bir yasal dayanağın olmaması, tutuklamaların muhalefeti ve örgütlü işçileri susturmak için siyasi amaçlı girişimler olduğunu daha da açıkça göstermektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından defalarca teyit edildiği üzere, sert ifadelerle dile getirilmiş olsa bile, güçlü siyasi eleştiriler ifade özgürlüğü hakkı kapsamında korunmaktadır.

Bu olayın, Türkiye'de demokrasi, cinsiyet eşitliği ve DİSK Genel-İş gibi işçi hakları için sesini yükseltenleri susturmak ve sindirmek amacıyla sendikalara yönelik daha geniş bir baskı politikasının parçası olmasından özellikle endişe duyuyoruz.

ETUC, DİSK Genel-İş ve Türkiye'de demokrasiyi, kadın haklarını ve sendikal hakları cesurca savunan tüm kesimlerle tam bir dayanışma içinde olduğunu beyan eder. Bu adaletsizliğe karşı sessiz kalmayacağız.

Sendikacılık suç değildir!