23.11.2016
Basın Açıklaması
22 Kasım 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 677 ve 678 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle çeşitli kamu kurumlarından işçiler ve memurlar işten atılmış: belediye ihale sözleşmelerinin feshedilmesinin önü açılarak taşeron şirket işçileri belirsizliğe sürüklenmiş ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 63. maddesinin birinci fıkrası değiştirilerek şehir içi toplu taşımacılık ile finans ve bankacılık işlerine fiili grev yasağı getirilmiştir.
677 sayılı KHK ile “terör örgütü bağlantısı” iddiasıyla 16 bin personel işten çıkarılmıştır. Çıkarılanların yaklaşık 1000 kadarı işçidir. Bu işçilerin içinde diğer sendika ve konfederasyon üyeleri yanı sıra 100’e yakın sendikamız üyesi de bulunmaktadır.
Öteden beri söylediğimiz gibi hakkında herhangi bir suçlama olmayan, kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, yıllardır aynı işte çalışan işçilerin sorgusuz, sualsiz, disiplin soruşturması olmadan kapı önüne konulması hiçbir hukuk anlayışı ile izah edilemez. Suçu ve suçluyu savunmak gibi bir davranış içinde olunamaz. Ancak bir devlet, Anayasası ile hukuk devleti olduğunu ilan etmiş ise hukuka kayıtsız şartsız bağlı kalmalıdır; yurttaşlar olarak temel beklentimiz budur.
Bu, olağanüstü hal rejimini belirleyen hukuki çerçevenin de çok ötesinde bir işlemdir, bir yaptırımdır. Suç yokken cezalandırmadır. Olağanüstü hal kapsamında alınacak tedbirler, olağanüstü hal süresi ile sınırlı, bu sürenin ötesine, geleceğe etkili olmaması gereken tedbirlerdir.
Aynı kararname ile bazı kamu ihalelerinin iptaline de olanak sağlanmaktadır. Bunun sonucunda belediyelerde hizmet alım ihalesiyle taşeronlarda çalışan çok sayıda işçinin, kış koşullarında işsiz kalmasından endişe duymaktayız. Olan yine emeği ile geçinen, asgari ücret düzeyinde gelirle geçinmeye çalışan insanlara olacaktır. Oysa, taşeron şirketlerde çalışan işçiler; değişen ihaleler ve değişen taşeronlarda yıllardır aynı kuruma hizmet veren ve kadro bekleyen işçilerdir. Olağanüstü hal koşulları bahane edilerek devletin hukuk devleti ve sosyal devlet niteliği göz ardı edilemez, bu niteliklerden vazgeçilemez. Bu KHK ile şirket işçileri kadro beklerken işsiz kalma riski ile karşı karşıya kalmışlardır.
Bakanlar Kurulu’nun olağanüstü hal rejiminin de bir hukuku olduğunu gözeterek bu uygulamaları yeniden gözden geçirmesi gerekmektedir. Sendikamız bütün gelişmeleri ve olası sonuçları dikkatlice değerlendirmektedir. Kanun Hükmünde Kararname ile mağdur olan üyelerimizin yanında olacak, haklarını sonuna kadar savunacağız, tüm hukuksal girişimleri eksiksiz yapacağız. Ayrıca Hükümet nezdinde de başvurularda bulunacak; tüm bu girişimlerin sonucunu en kısa sürede üyelerimiz ve kamuoyu ile paylaşacağız.
Aynı gün yayınlanan 678 sayılı Kararname ile temel haklardan olan grev hakkımızın sınırları daraltılmış, şehir içi toplu taşıma ve bankacılık alanında grev yapılması adeta imkansız hale getirilmiştir. Evrensel insan hakları, demokratik hukuk ilkeleri ve Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası anlaşmalar ve sözleşmeler çiğnenmemeli, demokratik siyaset ve hukukun üstünlüğü hakim kılınmalıdır.
DİSK/Genel-İş Genel Yönetim Kurulu