15 Temmuz 2016 tarihinde devlet içinde yuvalanan bir cemaat ülke yönetimine el koymak amacıyla bir darbe girişiminde bulunmuştur. Hükümet bu darbe girişimi sonucunda Anayasa’nın 120. maddesine dayanarak, yurt genelinde 90 gün süreyle OHAL ilan etmiştir.
Anayasa’nın 15. maddesi, olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının kısmen veya tamamen durdurulması veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınmasını, düzenlemektedir. OHAL, başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası hukuktan doğan sözleşmelere aykırı düzenlemeler içeremez. Anayasanın 15 inci maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı, halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne suretle alınacağı, kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği, görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri, 2935 s. Olağanüstü Hal Kanununda düzenlenmektedir.
2935 sayılı Kanun’un 4. maddesi Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kuruluna, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda Anayasanın 91 inci maddesindeki kısıtlamalara ve usule bağlı olmaksızın, kanun hükmünde kararnameler çıkarma yetkisi vermektedir.
Hükümet bu maddeye dayanarak; 23 Temmuz 2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 667 s. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarmıştır. Bu KHK’de kamu görevlileri ve işçileri de kapsayan bir düzenleme yapılmıştır. Bu kapsamda, terör örgütlerine veya milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı (yakınlığı) ya da irtibatı olduğu değerlendirilen “mahalli idareler personeli” (işçiler dahil) valinin veya vali başkanlığındaki kurulun teklifiyle İçişleri Bakanı’nın onayıyla kamu görevinden çıkarılacağı, görevine son verilenlerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceği ve doğrudan ya da dolaylı görevlendirilemeyeceği düzenlenmiştir.
Bu düzenlemede belirtilen terör örgütü ve yasadışı yapılanmaya yakınlık veya irtibatı cümlesi çok geniş olup, idarenin keyfi uygulamalarına imkan verecek ölçüde olduğundan tehlikeli bir durumdur. İdare kendi düşüncesinde olmayan bir kamu personelini ve işçiyi yasadışı örgüt ve yapılanma ile yakınlığı veya irtibatı var diye kolaylıkla işten çıkarabilecektir.
Sendikal haklar sınırlandırılabilir mi?
Sendikal hakların sınırlanması veya geçici olarak durdurulabilmesi için olağanüstü hâl ilanını gerektiren sebeplerle bağlantılı bir durumun varlığı gerekir. Darbe girişimi ile bağlantılı olmayan hâllerde sendikal hakların kısıtlanması ve durdurulması Anayasa’ya aykırı olur.
Sendikalar kapatılabilir mi?
OHAL Kanunu 11. maddesinde, dernek faaliyetlerini, her dernek hakkında ayrı karar almak ve üç ayı geçmemek kaydıyla durdurabilir, 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda hüküm bulunmayan hâllerde Dernekler Kanunu hükümleri uygulanır, ancak 6356 sayılı kanunun 31. maddesinde sendikaların ancak yargı kararı ile kapatılacağı hükmünü düzenler. Dolayısıyla OHAL döneminde valilik kararıyla sendikaların faaliyetleri durdurulamaz ve sendikalar kapatılamaz.
Toplu Sözleşme ve Grev Haklarında Durum
Toplu iş sözleşmesi bağıtlanması ve uygulanması OHAL döneminde sınırlandırılamaz. Aynı şekilde OHAL döneminde greve çıkılabilir. OHAL grev yasağı anlamına gelmez. Grev uygulamaları OHAL ilanına yol açan sebeplerle ilgili olmadığı için OHAL döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile grevlerin yasaklanması hukuksuz olur. Ancak hükümetin grev erteleme yetkisi yasal olarak var olduğu sürece OHAL koşulları gerekçe gösterilerek uygulama yoluna başvurulabilir. OHAL süreci, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine uygun yürütüldüğünde, sendikaların kapatılması ve grevlere müdahale edilmesi mümkün değildir. OHAL Kanununun 11. maddesi çerçevesinde de grev uygulamasına bir engel yoktur, valiler OHAL’in kendilerine verdiği yetki çerçevesinde grevi yasaklayamazlar. Ancak yukarıda belirttiğimiz toplantı ve gösterilere sınırlama getirilmesi hükmü kapsamında, grev uygulamasının önüne geçilebilir. Ancak bu durumda da işçilerin hak arama özgürlüğünün önüne geçilmiş olacaktır.
Sonuç
Özetlemek gerekirse, sendikalar OHAL döneminde de uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve sendikal yasaların sağladığı hakları kullanmaya devam edebilirler. Sendikalar toplu iş sözleşmesi yapabilir, iş uyuşmazlığı çıkarabilir; basın toplantısı, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyebilir, bildiri dağıtabilir ve greve çıkabilir. OHAL ilanının sendikal hakların kullanımıyla ilgisi yoktur. Önemli olan hükümetin OHAL’i gerekçe göstererek hukuka aykırı ve keyfi uygulama yapmaması, sendikaların da oluşabilecek otoriter eğilime karşı bilinçli duruş sergileyebilmeleridir.