Toplu İş Sözleşmesinin ve Grevin Yasaklanmasına, Ücretsiz İzin Dayatmasına ve Sefalet Ödeneğine Hayır!

15/04/2020

Konfederasyonumuz DİSK’in  “Covid-19 Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne ilişkin açıklaması:

Bir grup AKP milletvekili tarafından 14 Nisan 2020’de TBMM Başkanlığı’na sunulan “Covid-19 Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” işçi sınıfı için ağır hak kayıpları, adaletsizlikler ve eşitsizlikler içermektedir. Dahası teklif ile Anayasa açıkça ihlal edilmektedir.

Tümüyle işverenlerin çıkarlarını koruyan, birinci derecede muhatabı olmasına rağmen sendikaların hiçbir biçimde bilgilendirilmediği ve görüşlerinin alınmadığı bu yasa teklifi, salgın koşullarında on milyonlarca işçiyi ve ailesini korumak yerine, bir avuç işvereni korumayı politik bir tercih olarak açıkça ortaya koyan bir zihniyetin ürünüdür.

Bu yasa teklifiyle on milyonlara dayatılan, Türkiye’ye dayatılan sorunlar şunlardır:

            1. Toplu İş Sözleşmeleri ve Grev Yasaklanıyor

Yasa teklifi ile 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamında toplu iş sözleşmelerinin yapılması, toplu iş uyuşmazlıklarının çözümü ile grev ve lokavta ilişkin süreçler üç ay süreyle durduruluyor ve Cumhurbaşkanı’na bu süreleri üç ay süreyle uzatma yetkisi tanınıyor. Bir diğer ifadeyle toplu iş sözleşmeleri, toplu pazarlık, grev ve lokavt üç ay süreyle (6 aya kadar uzatılabilecek) yasaklanıyor. Bu durum Anayasaya açıkça aykırıdır. Toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı Anayasada güvence altına alınmış temel haklardandır. Temel hak ve özgürlükler kanun teklifi ile askıya alınamaz.

Öte yandan bu yasak milyonlarca işçiye ağır mağduriyetler yatacak, kamuda 1 milyon eski taşeron işçisinin toplu iş sözleşmesinin en az 6 ay sarkmasına ve eski taşeron işçilerin toplu iş sözleşmelerinin 2021 ortalarında sonuçlanmasına yol açacaktır.

Uluslararası sözleşmelere aykırı bir biçimde 2012 yılında çıkarılmış olan 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda belirtilen, sendikaların yetki düşürücü süre ve sebeplerini ortadan kaldırma gayesi olarak belirtilen bu düzenleme, aslında bu üç aylık süre döneminde bu hakları tümden kullanılamaz duruma getirmektedir. Covid-19 salgını sebebiyle sendikaların toplu iş sözleşmesi ve grev haklarını kullanımında ciddi zorlukların yaşandığı kabulümüzdür. Ancak bu zorluklar Yasa’da belirtilen yetki düşürücü süre ve sebeplerden kaynaklıdır. Çözüm de bu sebep ve sürelerin tümden ortadan kaldırılmasından geçmektedir. Uluslararası sözleşmelere aykırı bir yasanın işletilmesi için şimdi de Anayasal güvence altındaki toplu sözleşme ve grev hakkının Anayasa’ya aykırı biçimde gasp edilmesi, hatayı hata ile düzeltme gayretidir.

            2. Ücretsiz İzin Dayatmasında Israr Ediliyor

Torba yasa teklifinde işten çıkarma yasağı ve ücretsiz izin konusunda da düzenlemeler yer almaktadır. İş Kanunu’na eklenen Geçici 10. Madde ile her türlü iş ve hizmet sözleşmesinin feshi (işten çıkarma) kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay süreyle “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler” dışında yasaklanmaktadır. Ancak işverenin tek taraflı olarak işten çıkarılması yasaklanan işçiyi tamamen veya kısmen ücretsiz izne çıkarabilmesine olanak verilmekte, ayrıca işçinin ücretsiz izne dayanarak geçerli sebeple iş sözleşmesini feshetmesi yasaklanmaktadır.

Ücretsiz izin dayatması ile işten çıkarma işlevsiz hale gelecek, işçiler için hak kayıplarına neden olacaktır. Yapılması gereken hiçbir önkoşul aranmadan işten çıkarılması yasaklanan tüm işçilere kısa çalışma ödeneği ve daha önce işten çıkarılan tüm işçilere işsizlik sigortası ödeneği verilmesini sağlamaktır.

Öte yandan işten çıkarma yasağını ihlal eden işverenlere brüt asgari ücret düzeyinde ceza öngörülmektedir. Bu çok zayıf yaptırımın sonucu olarak 2.943 TL ödeyen işveren yasak dinlemeyip işçi çıkartabilecektir.

             3. Sefalet Ödeneği Büyük Eşitsizlik Yaratacak

Yasa teklifi ile işveren tarafından tek taraflı olarak ücretsiz izne çıkarılacak işçilerden kısa çalışma ödeneğinden yararlanma koşullarını yerine getirmeyen işçilere günlük 39,24 TL (aylık 1177 TL) nakdi ücret desteği verilmesi öngörülüyor.

Aynı şekilde 15 Mart 2020’den sonra işten çıkarılan ancak işsizlik sigortası ödeneğinden yararlanma koşulları taşımayan işçilere de günlük 39,24 TL (aylık 1177 TL) nakdi ücret desteği verilmesi öngörülüyor.

Öncelikle belirlenen bu ücret desteği insani değildir, vicdani değildir ve eşitlik ilkesine de aykırıdır. Son üç yılda 450 gün çalışması olan işçiler 4.300 TL’ye kadar kısa çalışma ödeneği alabilecekken, 449 gün ve daha az çalışması olan işçilerin aylarca 1.177 TL’ye mahkûm bırakılması hakkaniyetli değildir.

Yapılması gerekeni defalarca ifade ettik: Kısa çalışma ödeneği ve işsizlik sigortası ödeneğinden yararlanmak için gereken önkoşullar ortadan kaldırılmalıdır. Salgın sonrasında işten çıkarılan ve ücretsiz izne çıkarılanlar da dahil olmak üzere bütün işçilere asgari ücretten az olmamak üzere kısa çalışma ödeneği kapsamında ve oranlarında ücret desteği sağlanmalıdır.

Sonuç olarak bu yasa adında iddia edildiği gibi “Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması”na değil işverenlerin çıkarlarının korunmasına hizmet etmektedir.

Salgınının ekonomik ve sosyal hayata etkilerinin azaltılması için yapılması gerekenler bellidir:

  1. İşten çıkarmalar derhal yasaklanmalıdır.
  2. Sendikaların toplu iş sözleşmesi ve grev hakları değil, anti demokratik yetki düşürücü sebep ve süreler ortadan kaldırılmalıdır.
  3. Ücretsiz izin dayatması yasa tasarısından çıkarılmalıdır.
  4. Kısa çalışma ödeneği ve işsizlik sigortasından yararlanmada ön koşullar kaldırılmalıdır.
  5. 15 Mart 2020’den geçerli olmak üzere işini kaybeden, ücretsiz izne çıkarılan ve bu yasa ile işten çıkarılması yasaklanıp çalıştırılmayan tüm işçilere en az asgari ücret düzeyi olmak (2.325 TL) üzere, mevcut ücretleri de dikkate alınarak kısa çalışma ödeneğinde öngörülen düzeye kadar (4.381 TL’ye kadar) ödeme yapılmalıdır.
  6. Zorunlu ve acil işler dışındaki tüm işler durdurulmalı ve işleri durdurulan işçilere de aynı ödeme yapılmalıdır.
  7. Kayıtdışı çalışanlardan işini ve gelirini kaybeden bütün yurttaşların geçimini sağlamak hükümetin görevidir. Hükümet kayıtdışı olup işini kaybeden işçilere asgari ücret düzeyinde kamu kaynaklarından destek sağlamalıdır.