20/07/2023
Bu sayımızda “Doğa Olaylarından Toplumsal Felaketlere” temasını bu geniş çerçeveyi besleyecek katkılarla ele almaya çalıştık. Bu tema içerisindeki ilk makalemiz Deprem Sonrası İşyerlerinde İşçi Sağlığı: Çalışmaktan Kaçınma Hakkı ve İşin Durdurulması Üzerine Hatırlatmalar başlığını taşıyor.
Denizcan Kutlu tarafından kaleme alınan makalede deprem sonrasında işyerlerinde ortaya çıkabilecek olası işçi sağlığı sorunları, üretimin sürdürülmesi ve sağlığın korunması ikilemi temelinde ele alınıyor. Çalışma sağlığın korunmasının, üretimin sürdürülmesi karşısında birincil bir olgu olduğu ilkesine dayanıyor. Çalışma ayrıca deprem sonrası işyerlerinde, gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmasına da katkı veriyor.
Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri: Varlıkla Yokluk Arası Bir Sosyal Koruma başlıklı ikinci makalede Ömer Ceylan, depremin yarattığı yıkıcı sonuçlara karşı sosyal politikanın önemli araçlarından olan sosyal koruma uygulamalarına ışık tutuyor. Çalışmada Kahramanmaraş ve Hatay’da gerçekleşen depremler sonrasında kısa vadede alınan tedbirler inceleniyor ve değerlendiriliyor. Depremler sonrasında uygulanan gelir kaybının telafi mekanizmaları ve istihdamın korunması ile ilgili önlemler irdeleniyor.
Bu sayımızda tema dışı yazılar da oldukça kapsamlı ve zengin. İşkolu Barajından Muafiyet Uygulaması ve Endüstri İlişkilerine Etkileri (2013-2020) başlığını taşıyan makalede Mehmet Onat Öztürk ve Aziz Çelik, Türk toplu iş hukukunun ve endüstri ilişkilerinin en önemli sorunlarından biri olan sendikaların işkolu barajını mercek altına alıyorlar. Çalışmada işkolu barajından muafiyet olanağı tanıyan 6356 sayılı Kanunun Geçici 6. maddesi ve yarattığı sorunlar inceleniyor.
Türkiye’de Kent Yoksulluğu: TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırma Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme adlı makalede Mehmet Atilla Güler ve Zümre Özdemir Güler, konut yoksulluğu ile barınma hakkı arasındaki ilişkiye vurgu yapıyor. Çalışma, Türkiye’de konut yoksulluğunun görünümlerini Türkiye İstatistik Kurumu Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2021 Mikro Veri Seti (Kesit) üzerinden tartışıyor. Konut yoksulluğunun farklı boyutları inceleniyor. Yazarlar, Türkiye’de konut yoksulluğunun farklı boyutlarla somutlaştığını ve bu konuda bölgeler arasında belirgin eşitsizliklerin var olduğunu belirtiyorlar.
Derinlerden Gelen Sesler: Maden İşçilerinin Adil Geçiş Sürecine Yaklaşımları başlıklı makalesinde Serter Oran ve Emine Akyel, daha sürdürülebilir ve eşitlikçi bir ekonomiye geçiş bağlamında maden işçilerinin deneyimlerini, karşılaştıkları zorlukları sınıfsal bir perspektiften ele alıyor. Zonguldak Kömür Havzasındaki maden işçileriyle yapılan saha çalışmasına dayanan makalede adil geçişin maden işçilerini ilgilendiren çok taraflı yönleri inceleniyor.
ChatGPT ile Baş Etmek: Emek ve Eşitlik Odaklı Bir Çerçevenin Gerekliliği başlıklı çalışmasında Şafak Etike, pek çok alanda insanların yerini alma potansiyeliyle tanımlanan yapay zekâ tabanlı dil modeli ChatGPT’yi mercek altına alıyor. ChatGPT’nin toplumsal etkilerini ve potansiyel risklerinin nasıl önlenebileceğini inceliyor. Çalışmada, ChatGPT’nin ve büyük dil modellerinin düzenlenmesinde eşitlik ve güç temelli ve emek odaklı bütünsel bir çerçevenin olanaklılığı ve böyle bir çerçevenin temel kabullerinin neler olabileceği tartışılıyor.
Türkiye’de Refah Rejimi ve Kapitalizmle Flört: Kadın İstihdamı Projeleri ve Argande Örneği başlıklı makale ise Melek Halifeoğlu’nun imzasını taşıyor. Çalışmada Akdeniz refah rejimi kavramı çerçevesinde kadın istihdamını artırmaya yönelik projeler, toplumsal cinsiyet bakış açısıyla mercek altına alınıyor. Kadını güçlendirme amaçlı sosyal politikaların, Türkiye’de kadın istihdamını artırmaya yönelik projelerin ve Argande markası örneğinde kadın istihdam politikalarının sınıfsal gerçekliği inceleniyor. Yazar, feminizm ile neoliberal genişleme sürecini irdeliyor ve feminist teorinin kendisini güncellemesi gerekliliğini tartışmaya açıyor.
Bu sayının son makalesi Pandemide Enformel Çalışmanın Değişen Biçimleri: “Patronsuz Kurye” Ağı Örneği başlığını taşıyor. Batuhan Ersöz, Özge Kahraman Ersöz ve Orhan Ertuğrul Onur tarafından kaleme alınan makalede pandemi sürecinde İstanbul/Kadıköy’de kurulan ve alternatif bir enformel çalışma modeli sunan “Patronsuz Kurye” ağı inceleniyor. Makalenin saha araştırması yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşmelere dayanıyor. Araştırma sonucunda, “Patronsuz Kurye” ağının pandemide işini kaybeden çalışanlar için gelir sunan ve paket servise yönelen işletmeler içinse maliyeti azaltan bir yapılanma olduğu vurgulanıyor.