Emek Gündemi

SALGIN DÖNEMİNDE SENDİKAL HAKLAR MÜCADELESİ

Türkiye’de yüz yılı aşkın bir süredir sendikal haklar mücadelesi verilmektedir. Dün olduğu gibi bugün de işçi sınıfı sermayenin ve sermaye yanlısı iktidarların baskısı altındadır. Yeni yönetim sisteminde de aşağıda sıraladığımız evrensel sendikal haklarımızı gündeme getirmeye ve mücadele etmeye devam edeceğiz.  

1. Sendika hakkı, toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı Anayasa’da yer alan sosyal haklarımızdır. Hükümetler bu hakkımızı güvence altına almakla yükümlüdür.

2. Evrensel sendika hakkı olan; örgütlenme özgürlüğü, özgür toplu iş sözleşmesi ve grev hakları bir bütündür. Bu sendikal haklardan biri yoksa diğerlerinin varlığından söz edilemez. 

3. Sendikal hakların tek güvencesi anayasa değildir. Uluslararası sözleşmeler bu hakların bir diğer önemli güvencesidir. Anayasa’nın 90. Maddesi de bunu düzenlemiştir: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.”

4. Bir işçi sendikasının sendika olarak kabul edilmesi için adının sendika olması, Sendikalar Yasası’nda öngörülen şekil şartlarını yerine getirerek kurulmuş olması yetmez. Sendikanın sendika olabilmesi için işverenden siyasi iktidardan bağımsız olması zorunludur. Sendikaların işverenden ve siyasi iktidardan bağımsız olma zorunluluğuna “sendikaların saflığı” ilkesi denir. 

Bu bakımdan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Devlet Denetleme Kurulu’na verilen yetkiler sendikalar üzerinde bir baskı unsuru haline gelebilecek nitelikte olup, sendikaların saflığı ilkesini de zedelemektedir.