08/06/2021
Hollanda Sendikalar Konfederasyonu (FNV), Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından düzenlenen “Kamu Hizmetlerinde Özelleştirme ve Sendikalar” başlıklı eğitim faaliyeti kapsamında “GELECEK KAMUDA: Kamu Hizmetlerinin Demokratik Sahipliğine Doğru” broşürünün Türkçe çevirisi yayına hazırlandı. Transnational Institute (TNI) tarafından hazırlanan broşür sendikaların özelleştirme karşısında geliştirebileceği stratejiler üzerine yeni perspektifler sunuyor.
Neoliberal politikaların ve uygulamaların bir parçası olarak gündeme gelen ve kamunun küçültülmesi, devletin ekonomiden çekilmesi gerektiği ve kamusal hizmetin sunulduğu eğitim, sağlık, ulaştırma vb. alanların piyasanın işleyişine açılması gerektiği ideolojisi ekseninde tüm dünyada uygulanan özelleştirme Türkiye’de de 1986 yılında başladı.
Kamusal yararın olmadığı özelleştirmenin meşrulaştırılması amacıyla kimi kamu işletmeleri bilinçli olarak zarar ettirildi, gerçekleştirilmesi gereken yatırımlar yıllarca yapılmadı ve böylece gerçek değerlerinin çok altında özel sektöre peşkeş çekilmesine olanak sağlandı. Bu politikalar ve uygulamalar sonucunda bir yandan sermayeye kaynak transferi yapılırken, on binlerce işçi, emekçi de işinden ve geleceğinden oldu; bir kısım işçi de sonraki yıllarda güvencesiz istihdam biçimleri ile çalışmak zorunda kaldı. Kamusal hizmetlerden yararlananlar ise daha pahalı ve daha kötü koşullarda mal ve hizmet alır duruma geldiler.
Özelleştirme satışlarında Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetleri döneminde büyük artışlar yaşandı. 1986 ile 2002 yılları arasında yapılan özelleştirmeden (satış ve devir) elde edilen gelirin toplam özelleştirme gelirleri içindeki payı % 2,67 olurken 2002 sonrasındaki oran %97,33 olmuştur. Bu verilerin de açıkça ortaya koyduğu üzere AKP hükümetleri döneminde kamu hizmetleri özelleştirme adı altında tasfiye edilmektedir. Sağlık alanındaki özelleştirmenin en belirgin örneğini şehir hastaneleri oluştururken, ulaşım alanında ise demiryollarının tasfiye edilmesi öne çıkmaktadır. Geleneksel olarak belediyelerin sunduğu su, elektrik, taşımacılık gibi hizmetler de çeşitli yol ve yöntemlerle özelleştirilmiştir.
Özelleştirme politikalarının en yakıcı sonuçlarını Aralık 2019’da ortaya çıkan ve bütün dünyayı etkileyen COVID-19 pandemisi koşullarında yaşamaktayız. Yol açtığı sosyal ve ekonomik etkileri itibariyle bir sağlık meselesinin olmasının ötesine geçen COVID-19 pandemisi temel hizmetlerin herkes bakımından erişilebilir, ücretsiz ve adil olmasının ne kadar yaşamsal öneme sahip olduğunu daha görünür hale getirmiştir. Sağlık sektörünün özelleştirilmesi sonucu hem yurttaşların sağlık hizmetlerinden gerektiği şekilde yararlanmasına ilişkin sorunlar yaşanmış hem de sağlık emekçilerinin temel hak ve özgürlüklerinden yoksun bırakılmıştır. Bu durumun yarattığı güvencesiz koşullarda etkili bir pandemi yönetiminin de hayata geçirilmesi olanaksız hale gelmektedir.
Gelecek Kamuda kitapçığı özelleştirme politikalarının Türkiye ve Hollanda’da kamu ve özel sektörde çalışanlara etkileri üzerine gerçekleştirilen ortak bir proje kapsamında basılmıştır. FNV (Hollanda Sendikalar Konfederasyonu), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından gerçekleştirilen çalışmamız kapsamında yerel ve uluslararası toplantıların yanı sıra hem Türkiye hem de Hollanda’daki tartışmalara katkı sunacağını düşündüğümüz bu kitapçığın da çevrilmesine ve basılmasına karar verilmiştir. Ulusötesi Enstitü (Transnational Institute, TNI) tarafından hazırlanan Gelecek Kamuda broşürünün hala güncelliğini ve yakıcılığını koruyan özelleştirme sorunu ve ona verilebilecek cevaplar konusunda bir tartışma zemini yaratabileceğini umuyor, keyifle okumanızı diliyoruz.
Broşürün Türkçesini İndirmek İçin Gelecek Kamuda
Broşürün İngilizcesini İndirmek İçin (The future is public: Towards democratic ownership of public services)