02/02/2020
Türkiye’de Meslek Hastalıkları Süreçlerine İlişkin Sorunlar ve Sık Görülen Meslek Hastalıkları
İşe bağlı hastalıklar işçi sağlığı ve güvenliğinin en önemli boyutu olmasına rağmen, en az görünen boyutudur. Türkiye’de yasal olarak işe bağlı hastalıkların yalnız meslek hastalığı tanımı içerisinde yer alabilecekler teşhis edilmeye çalışılmakta ve kayıt altına alınmaktadır. Bu kayıtların tanı-teşhis ve tedavi sürecinin uzunluğu ve işçi için zorluğu başka bir sorunlu alandır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) gibi uluslararası örgütlerin referans aldığı bilimsel çalışmalara ve Türkiye’nin de dahil olduğu Avrupa bölgesindeki kimi ülkelerde teşhis edilen meslek hastalığı verilerine göre Türkiye’de her yıl iş kazalarına bağlı olarak gerçekleşen ölümlerin yaklaşık 213– 1014 katı sayıda meslek hastalığına bağlı ölüm gerçekleşmektedir. İstihdam içerisinde meslek hastalığı oranı binde 4-12 kabul edilmektedir. En düşük oranı (binde 4) kabul etsek dahi, Türkiye’de yılda en az 22 bin meslek hastalığı tespit edilmesi gerekmektedir. Kayıtsız ve daha kötü şartlarda çalışan 5-6 milyon işçi de göz önüne alınırsa bu sayının çok daha fazla olacağı açıktır.
Oysa Türkiye’de meslek hastalıklarının kaydını tutan kurum olan SGK’nın yayımladığı meslek hastalıkları istatistiklerine göre meslek hastalığına yakalanan işçi sayısı her yıl 500 ila 800 arasında değişmektedir. Yine SGK istatistiklerine göre, uzun yıllardır meslek hastalığı sebebiyle hayatını kaybeden işçi sayısı sıfırdır. SGK’nın yayımladığı istatistiklerde başta kayıt dışı çalışan işçiler gibi güvencesiz işçilerin olmaması bu verilerin güvenilirliğini etkilemektedir.
Uluslararası kriterlere uygun bir meslek hastalığı tanı sistemi süreci oluşturulabilmesinin önündeki engeller arasında meslek hastalıkları konusunda yeterince bilgi sahibi olunmaması, genel hastalıklarla karıştırılabilmeleri, hastalıkların maruziyetin ardından uzunca bir süre geçtikten sonra ortaya çıkabilmesi, tanı konulması için gereken bilgi-çaba-örgütlenmenin eksikliği ve meslek hastalıklarının neden ortaya çıktığından çok “tazmin”i yollarının tartışılması yer almaktadır.
Meslek hastalıklarının tanı sistemine ilişkin belirli yasal ve sistematik sorunlar şöyledir:
► Meslek hastalığı tanı süreci yasada açıkça tanımlanmamıştır. 6331’e göre ise işyeri hekimi bu (ön) tanıyı koyar ve bildirir, yetkili Sağlık hizmeti sunucuları da nihai kararı verir. 6331 sayılı Yasa’da bu süreci düzenlemek üzere öngörülen yönetmelik yoktur.
► Meslek hastalığı tanısı koyma ve tedavisini yapma yetkisi verilen hastaneler bu konuda oldukça yetersizdir.
► Meslek hastalıkları tanı sisteminin aile hekimliği bilgi sistemi ve hastane yazılım sistemi ile birlikte ve uyumlu işlemesi gerekirken böyle bir sistem bulunmamaktadır. Bu durum, meslek hastalığına yakalanan işçinin yalnız işyeri kanalıyla ya da doğrudan hastaneye başvurması dışında hastalığın tanısı için başka bir yol sunmamaktadır.
► Türkiye’de yalnızca Ankara, İstanbul ve Zonguldak olmak üzere üç kentte bulunan meslek hastalıkları hastanelerinin sayısı meslek hastalıklarının boyutu göz önünde alındığında ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır.
SGK verilerine göre yıllar içerisinde oranlarında değişiklik olsa dahi;
● Akciğer toz hastalıkları ve verem,
● Kurşun ve kurşun tuzlarının neden olduğu hastalıklar,
● Civa ve bileşiklerinin neden olduğu hastalıklar,
● Krom ve bileşiklerinin neden olduğu hastalıkların
tüm meslek hastalıklarının büyük bir kısmını oluşturduğu görülmektedir.
Öte yandan, teşhisi konulanlar arasında en sık rastlanan meslek hastalıkları, gerçeği yansıtmamakta, ancak etkileri daha kısa sürede ortaya çıkan hastalıklar daha çok teşhis edilmektedir. Stres, depresyon gibi pek çok başka hastalığı tetikleyen meslek hastalıklarının Türkiye’de meslek hastalıkları listesinde bulunmaması bu hastalıkların tanı ve teşhisinin yapılmasını olanaksız kılmaktadır.
İşçilerin sendikasızlaştırılması, esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaşmasının meslek hastalıklarını artırırken, Türkiye’deki resmi kayıtlarda tespit edilen meslek hastalığı sayısının azalması bir çelişkidir. Bu gerçek, bu alana ilişkin mücadele edilmesi gerektiğini de ortaya koymaktadır.
İşçi Sağlığı Atakum Belediyesi’nde İki Üyemizi İş Kazasında KaybettikAğustos Ayında 208 İşçi İş cinayetlerinde Yaşamını YitirdiBir Üyemizi İş Kazasında Kaybettikİşe Bağlı Hastalıklar Dosyası - 3Hiçbir Şey Yaşamdan Değerli Olamaz, Zorunlu Olmayan Tüm İşler Derhal Durdurulsun!Öleceğim, Kaçış Yok...İşe Bağlı Hastalıklar Dosyası 2-Türkiye’de Meslek Hastalıklarının Sınıflandırılması ve Sorunlarİşe Bağlı Hastalıklar Dosyası 1 “Meslek Hastalığı” mı? “İşe Bağlı Hastalık” mı?Dünya Tuvalet Günü: Su ve Kanalizasyon İşçileri İçin Sağlık ve Güvenlik Bu Bir İş Kazası Değildirİşverenin İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinde Genel SorumluluklarıBu Bir “İş Kazası” mıydı? 3 İş Kazası Örneğinde İşveren Sorumluluğu Ya da SorumsuzluğuMülteciler Sınıf Kardeşimizdir: Beş Canımız YandıYine Güvenliksiz İş Yine İş Cinayeti!Belediye İşverenlerini Uyarıyoruz: Çalışırken Ölmek İstemiyoruz!Belediye İşverenlerini Sorumluluğa Çağırıyoruz: Çalışırken Ölmek İstemiyoruz!Batman Belediyesi’nde Çalışan Üyemiz Mehmet Mehdi Tenha’yı İş Cinayetinde Yitirdikİşçi Sağlığı ve İş Güvenliği İşverenin İnsafına Terkedildiİşçi Sağlığında Bilinmesi GerekenlerÇalışan Temsilcisinin Görev ve SorumluluklarıÇalışma Hayatında Psikososyal Riskler 2İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinin Bilinmeyen Boyutu: Psikososyal Riskler 1Mesleki Yeterlilik Belgesi Almak İçin Son Tarih 31 Aralık 2016!ILO'dan Türkiye'nin İş Sağlığı ve Güvenliği Profili