07/12/2020
Konfederasyonumuz DİSK’in Araştırma Merkezi DİSK-AR’ın hazırlamış olduğu “Salgın Günlerinde Asgari Ücret Gerçeği” raporu ve DİSK’in asgari ücret görüşmeleri sürecindeki mücadele programı 7 Aralık 2020’de TMMOB Mimarlar Odası Büyükkent Şubesinde yapılan basın toplantısı ile açıklandı.
DİSK Yönetim Kurulu tarafından açıklanan DİSK-AR’ın “Salgın Günlerinde Asgari Ücret Gerçeği Araştırması”: 2021 asgari ücreti net 3.800 TL olmalıdır.
Yapılan açıklamanın tam metni şöyle:
SALGIN DÖNEMİNDE MİLYONLAR ASGARİ ÜCRETTEN MAHRUM, MİLYONLAR ASGARİ ÜCRETE MAHKUM!
2021 asgari ücretinin belirlenme süreci, ekonomik kriz ve Covid-19 salgınının yarattığı ağır sosyal ve ekonomik tahribat altında başlıyor. Kriz ve salgın emekçi sınıfların gelirlerini ve alım güçlerini düşürdü, emekçi sınıfları yoksullaştırdı. Salgın ve ekonomik krizin yarattığı yoksullaşmaya karşı asgari ücretin insanca yaşayacak bir düzeye yükseltilmesi yaşamsal önem taşıyor.
Asgari ücret tespit süreci Türkiye’nin en büyük ücret pazarlığıdır. Asgari ücret işçi sınıfının sınırlı bir kesimini değil neredeyse tamamını ilgilendiriyor. 10 milyon civarında işçi asgari ücret altında veya asgari ücrete yakın bir ücretle çalışıyor. Ayrıca, asgari ücretin artışı, genel ücret artışlarını da etkiliyor. Bu nedenle, asgari ücret sadece asgari ücret civarında ücret alanları değil, bütün ücretli çalışanları ilgilendiren çok önemli bir gösterge. Asgari ücret aileleriyle birlikte on milyonlarca yurttaşın meselesi olarak çalışma hayatının en temel konularından biridir.
Öte yandan sosyal güvenlik primlerinin alt ve üst sınırı asgari ücrete bağlı olarak belirleniyor. İşsizlik ödeneklerinden, emekli aylıklarına kadar pek çok ödeme asgari ücret düzeyinden etkileniyor. Özellikle salgın döneminde büyük önem taşıyan kısa çalışma ödeneği de asgari ücrete oranla hesaplanıyor.
Bilindiği gibi asgari ücret ülkemizde giderek ortalama ücrete dönüşmüştür. Bu nedenle asgari ücret salgının yarattığı kayıplara ve ekonomik krize karşı çalışanları korumanın en önemli aracıdır.
Pandemi sürecinde işçilerin yaşadığı gelir kaybı gelir dağılımını daha da bozmuştur. TÜİK’in 2020 yılı 3. Çeyrek GSYH verilerine göre işgücü ödemelerinin katma değer içindeki oranı yüzde 32,9’dan yüzde 29,9’a gerilerken sermaye gelirleri yüzde 50,5’ten yüzde 55,3’e yükseldi. Yani çarklar dönerken milyonlar yoksullaştı, bir avuç sermaye sahibi ise karlarını katladı. Asgari ücret gelir dağılımındaki bu eşitsizliği gidermenin de en etkili aracıdır.
Ancak Türkiye’de asgari ücretin tespitinde uluslararası standartlar; BM, ILO ve Avrupa Konseyi standartları dikkate alınmıyor. Asgari ücret tespitinde işçinin ailesi dikkate alınmıyor. DİSK asgari ücretin evrensel kabul görmüş kurallara ve ilkelere göre hesaplanmasını istiyor.
Ülkemizde asgari ücret, Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından saptanıyor. Karar oyçokluğu ile alınıyor ve kesin nitelik taşıyor. Asgari ücret tespit süreci Türkiye’nin en büyük ücret pazarlığı olmasına karşın bu pazarlıkta işçilerin ve sendikaların elinde grev hakkı yok. Ancak asgari ücret tespit sürecini bir toplu pazarlığa çevirmek, milyonların meselesi yapmak ve çalışanları insanca bir asgari ücret talebi etrafında harekete geçirmek mümkündür.
Asgari ücret mücadelemiz, toplumsal, hukuksal ve bilimsel boyutları olan çok yönlü bir süreçtir. Bu çerçevede DİSK olarak yıllardır asgari ücret talebinin sosyal ve ekonomik temellerini bilimsel gerekçeleriyle birlikte bir araştırma raporu hazırlayarak kamuoyuna sunuyoruz. Bu kapsamda DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından hazırlanan Salgın Günlerinde Asgari Ücret Gerçeği Araştırması’nı sizlerle bugün paylaşıyoruz. Bu araştırma karşılaştırmalı olarak dünya ve Türkiye’de asgari ücret uygulamalarını ele almakta ve 2021 asgari ücret talebimizin temel gerekçelerini ortaya koymaktadır. Raporumuzda geniş bir biçimde ifade ettiğimiz asgari ücret gerçeğine dair temel bulgularımız şunlardır:
Asgari ücret milyonların meselesidir. Türkiye’de milyonlarca işçi asgari ücrete mahkûm iken milyonlarca işçi ise yasa dışı bir biçimde asgari ücretten mahrumdur. Asgari ücret azami sayıda işçiyi ilgilendiriyor. Asgari ücret giderek ortalama ücret haline geliyor, ortalama ücret asgari ücret düzeyine düşüyor.
3,3 milyon işçi (bütün ücretli çalışanların yüzde 17’si) asgari ücretin altında bir ücretle çalışıyor. Asgari ücretin yarısından daha az ücretle çalışan işçi sayısı 1 milyona yakın. Asgari ücret ve altında bir ücretle yaşamını sürdürmek zorunda olan işçilerin sayısı 7,5 milyon (bütün ücretli çalışanların yüzde 38,3’ü) civarındadır.
Asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında ücret alan işçilerin sayısı 9,7 milyondur. Bütün ücretli çalışanların yüzde 50’ye yakını bu kapsamdadır. Tüm ücretli çalışanların yüzde 64’ü ise (12,5 milyon işçi) asgari ücretin altı ile asgari ücretin bir buçuk katı arasında bir ücret elde ediyor.
Covid-19 salgınıyla birlikte ücretlerde önemli kayıplar yaşandı ve asgari ücret altında gelir elde edenlerin sayısı arttı. 1.168 TL ödenekle zorunlu ücretsiz izne çıkarılanlar asgari ücretin yarısı kadar bir gelirle yaşamaya zorlanıyor. Salgınla birlikte kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneğiyle asgari ücretin altına mahkûm edilenler ile işini kaybeden kayıtsız işçiler göz önüne alındığında asgari ücretin altında gelirle yaşamak zorunda olanların sayısının daha da arttığını söylemek mümkün.
Özel sektör işçilerinin yüzde 21,7’si asgari ücretin altında ücret alıyor. Özel sektörde asgari ücret ve altında ücretle çalışanların oranı yüzde 49 ve asgari ücret civarında çalışanların oranı yüzde 62’dir. 9,5 milyona yakın özel sektör işçisi asgari ücretin yüzde 20’si ve altında ücretlerle çalışıyor.
Asgari ücrete erişemeyenlerin oranı genelde yüzde 17 iken kadınlarda bu oran yüzde 25’i aşıyor. Asgari ücret düzeyinde ve daha düşük ücret alanların oranı genelde yüzde 38 iken, kadınlarda yüzde 49’a yükseliyor. Kadınların yarısı asgari ücret ve daha düşük ücretlerle çalışıyor.
Özel sektörde kadın işçilerin yüzde 32,5’i asgari ücret altında ücretlerle çalıştırılıyor. Özel sektördeki kadın işçilerin yüzde 9,3’ü ise asgari ücretin yarısının da altında ücretle çalışmaya zorlanıyor. Özel sektörde asgari ücretin oldukça altı ile asgari ücretin yüzde 20 fazlası arasında çalışmak zorunda kalan kadın işçilerin oranı ise yüzde 76’ya çıkıyor.
Ortalama ücretler asgari ücret düzeyine geriliyor. 2006 yılında aylık ortalama ücret ve maaş geliri asgari ücretin yaklaşık 2 katı iken, 2019’da asgari ücretin yüzde 1,41 katına geriledi.
1978’de kişi başına milli gelirin yüzde 3,4 üzerinde olan asgari ücret, aradan geçen 42 yılda kişi başına milli gelirin yüzde 40 altına düştü. Asgari ücret kişi başına gelire paralel olarak artsaydı brüt asgari ücretin 2020 yılında 2.943 TL değil, 4.995 TL olması gerekirdi.
2010’da Avrupa’da Türkiye’den düşük asgari ücrete sahip 12 ülke varken, 2020’de bu sayı 3’e düştü. Türkiye’den daha düşük asgari ücrete sahip ülkeler Sırbistan, Bulgaristan ve Arnavutluk’tur. Ancak 2020 Kasım ve Aralık ayındaki güncel döviz kuru dikkate alındığında Türkiye’deki asgari ücretin Arnavutluk hariç Avrupa’daki en düşük asgari ücret olduğu açıktır.
Brüt asgari ücretin dolaylı-dolaysız vergi ve kesintilerini dikkate aldığımızda yüzde 33,4’ü (983 TL) vergi ve kesintilere gidiyor. İşçinin eline (Asgari Geçim İndirimi-AGİ dahil) brüt asgari ücretin sadece yüzde 66,6’sı net harcanabilir gelir olarak geçiyor. İşçi 365 günün 122 günü vergi ve kesintiler için çalışıyor.
Asgari ücretle çalışan işçilerden alınan vergi miktarı ilk vergi dilimi tarifesi düşük tutularak artırıldı. 2002 ve 2003 yıllarında ilk vergi dilimi tarifesi asgari ücretin 15-16 katı idi. AKP iktidarında vergi dilimi tarifeleri asgari ücretten ve enflasyondan daha az artırıldı. Böylece 2020 yılında ilk vergi dilimi asgari ücretin 7,5 katına geriledi.
ABD doları cinsinden asgari ücret 2016’da 430 ABD dolarına yükseldi. Sonra ekonomik ve siyasal istikrarsızlığa bağlı olarak asgari ücret dolar cinsinden gerilemeye başladı. Ocak-Kasım 2020 ortalama kurlara göre asgari ücret 336 ABD dolarına geriledi. Güncel kurlara göre ise 300 doların altına düştü.
Merkez Bankası’nın yıllık ortalama Cumhuriyet altını fiyatlarına göre 2003 yılında asgari ücretin yıllık tutarı ile 25 altın alınabilirken 2020’de yıllık net asgari ücretle sadece 10 Cumhuriyet altını alınabilmektedir.
Bu tespitler ışığında üzerinde durduğumuz en önemli konu Covid-19 salgınının asgari ücreti daha da yaşamsal hale getirmiş olduğu gerçeğidir. Bir yandan gelir kayıpları öte yandan artan giderler nedeniyle asgari ücretin önemi daha da artmıştır. 2021 Asgari Ücreti pandeminin yarattığı gelir kaybı ve artan giderler dikkate alınarak hesaplanmalıdır.
DİSK’in 2021 asgari ücretine dair talepleri şu şekilde özetlenebilir:
Asgari ücretin belirlenmesi süreci DİSK açısından bir mücadele sürecidir. DİSK olarak asgari ücret pazarlığının bütün işçi konfederasyonları tarafından ortak bir anlayış ve ortak bir mücadele ile yürütülmesini önemsiyoruz. Üç konfederasyon tarafından geçen yıl ve bu yıl kamuoyuna açıklanan ortak ilkeleri sahipleniyoruz ve bunlar etrafında ortak mücadeleyi çok önemsiyoruz.
Şunu da eklemek isteriz ki asgari ücret pazarlığı sadece masa başı pazarlık değildir. DİSK asgari ücret pazarlığını çok önemli bir paylaşım mücadelesi olarak görmektedir. DİSK asgari ücret pazarlığı ve mücadelesinin doğrudan tarafıdır.
İnsanca yaşanabilir bir ücret için işyerlerinde, meydanlarda ve bulunduğumuz her yerde mücadeleye devam edeceğimizi duyuruyoruz.
Araştırmanın tam metnine aşağıdaki görseli tıklayarak ulaşabilirsiniz.