01/01/2019
► 2018 yılında ''MeToo'' hareketi dünyanın her yerine yayıldı. Kadınlar en fazla saklanılan şiddet türü olan cinsel şiddet hikâyelerini dünya ile paylaştılar.
► Tunus’ta kadınların yıllardır verdikleri mücadele sonuçlandı ve kadına yönelik şiddetle mücadele için fiziksel, ahlaki ve cinsel istismar ve ekonomik istismarı da kapsayan yasa çıkartıldı.
► İsveç’te ‘rıza yoksa tecavüz var’ diyen yasa kabul edildi. Yasayla tecavüzün kabul edilmesi için şüphelinin tehdit ve şiddete başvurması veya çaresiz durumdaki biriyle ilişkiye girmesi gibi gerekçeler aranmıyor.
► Arjantin’de kadınlar 16 yaşındaki bir kız çocuğunun öldürülmesi ile ilgili cinayet ve tecavüz suçlarından yargılanan iki sanığın beraat etmesi üzerine Ni Una Menos (Bir Eksik Olmayacağız) hareketi ülke çapında yürüyüş düzenledi.
► İrlanda’da kadınların yıllardır verdikleri mücadeleler sonuç verdi ve İrlanda Parlamentosu kürtaj hakkına onay verdi.
► Kadınların şiddete karşı mücadelesi işyerlerinde şiddete karşı da sürmekte. Dünya genelinde kadın örgütleri ve sendikalar işyerinde şiddete karşı ILO sözleşmesi çıkarılması için kampanyalar yürütmektedir. 2019 yılında #ILOendGBV (ILO cinsiyete dayalı şiddete son ver) kampanyasının kadın örgütleri ve uluslararası sendikalar aracılığıyla yaygınlaştırılması ve ILO’nun bu konuda bir sözleşme çıkarmasını sağlamak amaçlanmaktadır.
Türkiye’de de şiddete karşı simgesel hale gelen mücadele örnekleri var. Kadınlar olarak uğradığımız şiddete karşı artık susmuyoruz. Bir kişi eksilmemek için mücadele ediyor, her türlü şiddete karşı tüm platformlardan ses çıkarmaya devam ediyoruz.
► İstanbul’da bir lisede yaşanan taciz vakasına karşı öğrenciler susmamış ve #TacizVarSesÇıkar diyerek bir araya gelerek dersleri boykot ettiler
► Bir ses sanatçısının maruz kaldığı şiddeti kamuoyu ile paylaşması ve şiddet uygulayan kişi hakkında şikâyette bulunması kadınların şiddete karşı seslerini bir kez daha yükseltmesine neden olmuş ve 6284 sayılı Ailenin Korunmasına ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’u yeniden gündeme getirmiştir. 6284 sayılı Kanun’un çıkarılma döneminde kapsamı sadece aile içinde olarak belirlenmiş ancak kadınların mücadelesi ile medeni duruma bakılmaksızın “şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışları uygulayan veya uygulama tehlikesi bulunan kişiler” için önleyici tedbirler alınmasını isteyebilir ve bu kişileri evden uzaklaştırabilirsiniz. Kanunun gündeme gelmesi ile de kadın örgütleri 14 ilde 6284 sayılı Kanun’u kadınlarla paylaşmak ve bilgilendirmek için çalışma yürütmüştür.
► Kadınların şiddete karşı mücadelesi ve şiddet davalarının takipçisi olması hukuk sisteminde de etkili olmaya başlamıştır. “O saatte orda ne işi varmış” , “üstünde ne varmış” gibi gerekçelerle maruz kalınan şiddete kılıf bulunmasına ve ceza indirimi yapılmasına karşı kadınlar mücadele etmektedir. Bunun bir kazanımı olarak da yaşanan bir cinsel saldırı davasında Yargıtay’dan “Bir kadın, istediği saatte, istediği şekilde dışarı çıkar, güvenliğini devlet sağlar!” kararı çıkmıştır.
► Simgesel bir dava haline gelen Şule Çet davasında ise “Şule Çet’in ölümüne ilişkin soruşturmada, beklenen Adli Tıp Kurumu raporunun “tespit edilemedi” ve “bilmiyoruz” şeklinde sonuçlanması kadınlar tarafından tepki ile karşılandı ve Şule Çet davası için kamuoyu oluşturuldu.
Kadınların şiddete karşı haklarını savunmasında bir arada olmasının bir sonucu olarak da Şule Çet'in ölümüyle ilgili iddianame Aralık ayı ortasında kabul edildi.