20/11/2018
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
25 Kasım, 1960 yılının Dominik Cumhuriyeti'nde diktatör Trujillo Hükümet’ine karşı Mirabel kardeşlerin mücadele verirken vahşice öldürüldüğü gündür. Mirabel Kardeşlerin öldürülmeleri Dominik Cumhuriyeti’nde büyük bir tepki uyandırır, direniş güçlenir ve bir yılın sonunda diktatörlük devrilir. Mirabel Kardeşler’in öldürülmesinden yıllar sonra, 1981 yılında, Dominik Cumhuriyeti’nde Latin Amerika Kadın Kurultayı toplanır ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü olarak ilan edilir. Birleşmiş Milletler (BM) daha geç bir tarihte, 1999 yılında 25 Kasım’ı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan etmiştir. Böylece 25 Kasım, Mirabel Kardeşler’in ölümlerini ve onurlu mücadelelerini anma ve kadına yönelik yapılan her türlü şiddetle mücadele etme günü olarak tüm dünyada ve ülkemizde anılmaya başlanmıştır.
Şiddet, insanların çeşitli amaçlara ulaşabilmek için insan bedenine ve ruhuna yaptığı saldırıdır. Kadına yönelik şiddet ise; kadınları denetim altında tutmak amacıyla sistematik olarak uygulanan zorbalıktır. Ve bu şiddet türü sadece aile içindeki şiddetle sınırlı olmayan; işyerlerinde, sokakta, televizyonda, kısaca gerek kamu gerekse özel alanda kadınların acı çekmesine neden olabilecek ve kadınların özgürlüğünü zorla kısıtlayan davranışlar bütünüdür.
Dünyada ve ülkemizde kadınlar hemen her gün şiddete maruz kalmaktadırlar. Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan rapora göre 2017'de toplam 87 bin kadın erkekler tarafından kasıtlı olarak öldürüldü. Kadınların yarıdan fazlası (yüzde 58’i) partnerleri ya da aile üyeleri tarafından öldürüldü. Bu demektir ki dünya genelinde her gün en az 137 kadın öldürülmekte ve kadınlar, erkek şiddetine en fazla ev içinde karşı karşıya kalmakta. Baba, kardeş, anne ve diğer aile üyeleri de kadına biçilmiş toplumsal roller ve cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle kadına şiddet uygulamakta ve hatta cinayet işlemektedir. Kadına yönelik şiddetin yıldan yıla artan bir seyri söz konusudur. 2012 yılında dünya genelinde 48 bin kadın partnerleri ya da aile üyeleri tarafından öldürülmüşken 2017 yılı verilerine göre ise bu sayı yüzde 80 artmıştır. Türkiye’de ise 2017 yılında 290 kadın, 2018’de ise yılın ilk 11 ayında en az 225 kadın öldürülmüştür.
Kadına yönelik şiddet toplumda hakim olan eşitsizliğin bir yansıması olarak da karşımıza çıkar. Türkiye kadın-erkek eşitliğinde oldukça gerilerdedir. 2018 Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre Türkiye, “cinsiyet eşitsizliğinde” 149 ülke arasında 130. sırada; "kadınların ekonomik katılımı ve fırsat eşitliği" konusunda 131. sırada yer alırken, “eğitimde” 106. “sağlıkta” 67. ve “politik katılımda” 113. sırada yer almaktadır.
Dünyanın Her Yerinde Mücadele Ediyoruz
Birleşmiş Milletler'in 1999'da ilan ettiği Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde yani 25 Kasım'da İstanbul’da bir araya gelen kadınlar polis şiddetiyle karşılaştılar. Her gün evde, işte, sokakta şiddete uğrama ihtimalinde olan kadınlar 25 Kasım’da da polis şiddetine maruz kaldılar ve buna karşı mücadele ettiler.
Kadınlar şiddete karşı artık susmuyor, direniyorlar. Özellikle uğradıkları cinsel şiddete karşı mücadelelerini dayanışma ile büyütüyorlar. Dünyanın her yerinde kadınlar haklarını korumak ve uğradıkları şiddeti sona erdirmek için mücadele ediyorlar.
2018 Yılında Dünyada Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Örnekleri;
► 2018 yılında ''MeToo'' hareketi dünyanın her yerine yayıldı. Kadınlar en fazla saklanılan şiddet türü olan cinsel şiddet hikâyelerini dünya ile paylaştılar.
► Tunus’ta kadınların yıllardır verdikleri mücadele sonuçlandı ve kadına yönelik şiddetle mücadele için fiziksel, ahlaki ve cinsel istismar ve ekonomik istismarı da kapsayan yasa çıkartıldı.
► İsveç’te ‘rıza yoksa tecavüz var’ diyen yasa kabul edildi. Yasayla tecavüzün kabul edilmesi için şüphelinin tehdit ve şiddete başvurması veya çaresiz durumdaki biriyle ilişkiye girmesi gibi gerekçeler aranmıyor.
► Arjantin’de kadınlar 16 yaşındaki bir kız çocuğunun öldürülmesi ile ilgili cinayet ve tecavüz suçlarından yargılanan iki sanığın beraat etmesi üzerine Ni Una Menos (Bir Eksik Olmayacağız) hareketi ülke çapında yürüyüş düzenledi.
► İrlanda’da kadınların yıllardır verdikleri mücadeleler sonuç verdi ve İrlanda Parlamentosu kürtaj hakkına onay verdi.
► Kadınların şiddete karşı mücadelesi işyerlerinde şiddete karşı da sürmekte. Dünya genelinde kadın örgütleri ve sendikalar işyerinde şiddete karşı ILO sözleşmesi çıkarılması için kampanyalar yürütmektedir. 2019 yılında #ILOendGBV (ILO cinsiyete dayalı şiddete son ver) kampanyasının kadın örgütleri ve uluslararası sendikalar aracılığıyla yaygınlaştırılması ve ILO’nun bu konuda bir sözleşme çıkarmasını sağlamak amaçlanmaktadır.
Türkiye’de de şiddete karşı simgesel hale gelen mücadele örnekleri var. Kadınlar olarak uğradığımız şiddete karşı artık susmuyoruz. Bir kişi eksilmemek için mücadele ediyor, her türlü şiddete karşı tüm platformlardan ses çıkarmaya devam ediyoruz.
► İstanbul’da bir lisede yaşanan taciz vakasına karşı öğrenciler susmamış ve #TacizVarSesÇıkar diyerek bir araya gelerek dersleri boykot ettiler.
► Bir ses sanatçısının maruz kaldığı şiddeti kamuoyu ile paylaşması ve şiddet uygulayan kişi hakkında şikâyette bulunması kadınların şiddete karşı seslerini bir kez daha yükseltmesine neden olmuş ve 6284 sayılı Ailenin Korunmasına ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’u yeniden gündeme getirmiştir. 6284 sayılı Kanun’un çıkarılma döneminde kapsamı sadece aile içinde olarak belirlenmiş ancak kadınların mücadelesi ile medeni duruma bakılmaksızın “şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışları uygulayan veya uygulama tehlikesi bulunan kişiler” için önleyici tedbirler alınmasını isteyebilir ve bu kişileri evden uzaklaştırabilirsiniz. Kanunun gündeme gelmesi ile de kadın örgütleri 14 ilde 6284 sayılı Kanun’u kadınlarla paylaşmak ve bilgilendirmek için çalışma yürütmüştür.
► Kadınların şiddete karşı mücadelesi ve şiddet davalarının takipçisi olması hukuk sisteminde de etkili olmaya başlamıştır. “O saatte orda ne işi varmış” , “üstünde ne varmış” gibi gerekçelerle maruz kalınan şiddete kılıf bulunmasına ve ceza indirimi yapılmasına karşı kadınlar mücadele etmektedir. Bunun bir kazanımı olarak da yaşanan bir cinsel saldırı davasında Yargıtay’dan “Bir kadın, istediği saatte, istediği şekilde dışarı çıkar, güvenliğini devlet sağlar!” kararı çıkmıştır.
► Simgesel bir dava haline gelen fiule Çet davas›nda ise “Şule Çet’in ölümüne iliflkin soruflturmada, beklenen Adli Tıp Kurumu raporunun “tespit edilemedi” ve “bilmiyoruz” şeklinde sonuçlanması kadınlar tarafından tepki ile karşılandı ve Şule Çet davası için kamuoyu oluflturuldu.
Kadınların Şiddete karşı haklarını savunmasında bir arada olmasının bir sonucu olarak da Şule Çet'in ölümüyle ilgili iddianame Aralık ayı ortasında kabul edildi.