25/10/2018
Kadınların haklarına yönelik kısıtlayıcı düzenleme ve değişiklikler hükümetin zaman zaman gündemine gelmektedir. Bu düzenlemeler temelde kadınları toplumsal yaşamdan uzaklaşmasına ve kadınları ikincil konumda kalmasına neden olacak düzenlemelerdir. Kadınların bedenlerine ve toplumsal yaşayışlarına yönelik yapılması planlanan düzenlemeler yine kadınların mücadelesi ile geri çekilmiştir. Kürtaj hakkı, boşanma komisyonu raporları, çocuk istismarına yönelik değişiklikler bunlara örnektir. Şimdi de daha önce boşanmaların önlenmesi komisyonu raporunda da yer alan nafaka hakkına yönelik uygulamada sınırlama getirilmek istenmektedir.
Nafaka, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, diğer taraftan mali gücü oranında alacağı ödemedir ve Medeni Kanun’un 175’inci maddesinde “yoksulluk nafakası” başlığında düzenlenmiştir. Söz konusu maddede boşanma durumunda nafaka ödemesi için bir cinsiyet belirtilmemektedir yani kadın da erkek de boşanma durumunda nafaka talep edebilir. Uygulamada ise yoksulluk nafakası genel olarak kadınlara bağlanmaktadır. Genellikle kadınlara bağlanan yoksulluk nafakası, evlilik sonrası, özellikle toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin de etkisiyle daha da yoksullaşan kadının hayatını devam ettirebilmesine destek olması için ödenen ücret olarak da tanımlanabilir.
Nafaka hakkına yönelik gündeme gelen tartışmalar, nafaka bağlanma şartları ve süresine yöneliktir. Tartışmalar ağırlıklı olarak süresiz nafaka hakkında yoğunlaşmıştır. Nafaka hakkının evlilik süresi, çocuk durumu ve kusur oranına göre verilmesini öngören tartışmalar, boşanmak isteyen erkekler için boşanmayı kolaylaştırıcı bir durum yaratırken kadınlar için tersi durum yaratmakta ve boşanmak isteyen kadınları boşanmadan uzaklaştırmaya, evliliğe bağımlı hale gelmesine neden olacaktır. Yapılan tartışmalar doğrultusunda değişiklik yapılırsa “boşanırsam nasıl geçineceğim” düşüncesi daha da artacak ve kadınlar aile içi şiddete veya sömürüye katlanmak zorunda kalacaktır.
Yoksulluk nafakasının yanında çocuk bakımı için ödenen iştirak nafakasına da kısıtlama getirilmesi veya ödenmemesine yönelik söylemler gündeme gelmiştir. Yetişkin olmayan çocukların masraflarını karşılamayı içeren iştirak nafakası çocukların geleceği ve sağlıklı büyümeleri açısından oldukça önemlidir. Bunun kısıtlanması çocukların haklarının ellerinden alınmasına neden olacaktır.
Nafaka hakkı süresiz midir?
Genel kanının aksine boşanma durumunda yoksulluğa düşen taraf için bağlanan nafaka süresiz değildir. Nafaka alan kişinin yeniden evlenmesi, bir işe girmesi durumunda otomatik olarak kesilir. Aynı zamanda kişinin yoksulluk durumunun ortadan kalktığının tespit edilmesinde de nafaka kesilmektedir. Kişinin meslek sahibi olup çalışmamayı tercih etmesi, düzenli gelire sahip olması veya devlet tarafından yeterli sosyal yardım alması durumunda ise nafaka bağlanmamaktadır.
Nafaka alan kişi çalışma hayatından uzaklaşır mı?
Nafaka ödemesi yoksulluğu ortadan kaldıran bir ödeme değildir. Kadın örgütleri genel olarak ödenen nafaka miktarının aylık 300-400 TL arasında olduğunu vurgulamıştır. Bu miktarın yoksulluğu ortadan kaldırmayacağı oldukça açıktır. Nafaka alan kişiler için nafaka almaları nedeniyle çalışmadığı görüşü yanlıştır. Kadınlar nafaka aldıkları için değil, çalışma hayatında yeterince yer alamamalarına neden olan ev işi ve bakım hizmetleri, çalışma hayatına hiç katılmamış oldukları veya çalışmaları engellendiği gibi nedenlerle çalışamamaktadırlar.
KAZANILMIŞ HAKLARIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ
Kadınlar olarak kazanılmış hiçbir hakkımızdan geriye dönük düzenleme yapılmasına izin vermiyor ve haklarımızdan vazgeçmiyoruz. Nafaka bağlansa bile birçok kadın nafakayı düzenli olarak alamamakta ve oldukça düşük ücretler almaktadır. Nafaka hakkına yönelik kısıtlayıcı değişiklikler yerine nafakanın ödenmemesi durumu için daha kesin ve kalıcı çözümler getirilmelidir. Kadınların sahip oldukları haklara sınırlama getirilmesi yerine, gerçekçi ve kalıcı çözümler için kadınları güçlendiren, çalışma hayatına katılımını arttıran ve özellikle de bakım hizmetlerinden kaynaklı çalışma hayatından uzak kalınmasının önüne geçmek için kamusal hizmetlerin yaygınlaştırılması gerekir.