13/05/2019
"Her İşyerine Kreş İstiyoruz"
Kadınları çalışma hayatından uzaklaştıran en önemli nedenlerden biri, çocuk sahibi olduklarında ücretsiz kreş haklarının olmamasıdır. Türkiye’de 0-6 yaş döneminde bulunan çocukların yüzde 86,7’sine anneleri bakmaktadır. Kamusal, ücretsiz ve herkesin ulaşabileceği bir hak haline getirilmeyen kreşler özel sektöre devredilmiş durumdadır. Bu kreşlerde de çocuk bakım hizmetlerinin niteliği düşük, ücretleri son derece yüksektir. Kamu kurum ve kuruluşlarına ait kreşler ise yıllar içerisinde azaltılarak 2008 yılında 497 olan kreş sayısı, 2016 yılında 56’ya düşmüştür.
İşyerlerinde işverence emzirme odası ve kreş açma zorunluluğu ise bazı koşullara bağlanmıştır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 30 maddesine dayanılarak çıkarılan, 16 Ağustos 2013 tarihli Resmi Gazete'de Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmeliğin 13. maddesine göre;
Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun,
• 100-150 kadın çalışanın olması halinde emzirme odası kurma,
• 150 den çok kadın çalışanın olması halinde ise, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması ve bakılması, emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından kreş açma zorunluluğu getirilmiştir.
Burada görüldüğü üzere, Yönetmelik emzirme odası açmak için işyerinde 100-150 kadın çalışanın olmasını aramakta iken, bakım yurdu (kreş) açmak için ise 150’den fazla kadın çalışanın bulunmasını şart koşmaktadır. Maalesef kreş açma yükümlülüğü, işyerinde çalışan tüm işçilerin sayısı üzerinden değil, işyerinde çalışan kadın işçilerin sayısı üzerinden belirlenmektedir.
İşveren tarafından açılan kreş, eğer işyerine 250 metreden daha uzaksa, yönetmelik, işverene taşıt sağlama yükümlülüğü de getirmiştir. İşverenler, ayrıca, ortaklaşa oda ve yurt kurabilecekleri gibi, oda ve yurt açma yükümlülüğünü, kamu kurumlarınca yetkilendirilmiş yurtlarla yapacakları anlaşmalarla da yerine getirebilirler.
Yönetmelik, 13. maddenin 4. fıkrasında, “Oda ve yurt açma yükümlülüğünün belirlenmesinde, işverenin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan tüm işyerlerindeki kadın çalışanların toplam sayısı dikkate alınır” demektedir. Ayrıca bu sayının hesabında, erkek çalışanlar arasından çocuğunun annesi ölmüş veya velayeti babaya verilmiş olanlar da dahil edileceği belirtilmiştir.
Burada önemli bir nokta ise kreş açma zorunluluğu olan işverenin bu hakkı ücretsiz olarak çalışanlarına sunması gerekliliğidir. Yönetmeliğin 21. maddesine göre “Oda ve yurtların bina, kuruluş, döşeme, araç, gereç, taşıt, beslenme gibi giderlerinin tamamı işverenlerce” karşılanacağı açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla bu işyerlerinde kreşin de ücretsiz olacağı açıkça belirtilmiştir.
Peki bu yeterli midir?
Tabi ki yeterli değildir. Bu uygulama sadece yüzde 1’lik bir kısmı kapsamaktadır. SGK istatistiklerine göre Türkiye’deki 1 milyon 593 bin işyerinin 1 milyon 579 bin’inde çalışan sayısı 100’ün altında. Yani bu düzenleme ile işyerlerinin yalnızca yüzde 1’inden daha azı çocuk bakım yurdu açma zorunluluğu var. Ayrıca kreş açılmasında 150 kadın çalışan zorunluluğunun bulunması da işyeri sayısının iyice daralmasına neden olmaktadır.
Ne istiyoruz?
Çocuk bakımı için gerekli olan kreşler, sosyal devlet olmanın bir gereği olarak devlet tarafından üstlenilmeli, herkese eşit ve ücretsiz olarak sunulmalı, kapatılan kreşler yeniden açılmalıdır. Bu haklar, evlat edinme ile evli-bekâr ayrımı yapılmadan tüm çalışanlara sağlanmalıdır.