12/09/2020
12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin üzerinden tam 40 yıl geçti. 12 Eylül ile Türkiye sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasi, toplumsal ve kültürel açılardan köklü olarak ve silah zoruyla dönüştürüldü.
Darbe, sendikal hareketi hedefine alarak, işçi sınıfının kazanılmış ekonomik ve demokratik haklarını gasp etti. 12 Eylül, bir avuç sermaye sınıfının, emeği ve doğayı daha acımasızca sömürmesinin yolunu açtı. 12 Eylül ile birlikte temel amacı sermayenin önündeki engelleri kaldırarak ve emeği daha çok sömürerek kâr oranlarını artırmak olan neoliberal politikalar uygulamaya kondu. Özelleştirmeler, sendikal hak ve özgürlüklerin baskı altına alınması, grev hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin engellenmesi, sendikal hak ve özgürlüklerin yok sayılması, işçilerin haksız ve hukuksuz yere işinden edilmesi 12 Eylül darbesi ile geldi.
12 Eylül’ de parlamento işlevsizleştirildi, hukuk ayaklar altına alındı, seçilmişlerin yerine atanmışlar getirildi, gazeteler, radyolar, televizyonlar susturuldu.
12 Eylül, bugün de işçi sınıfının ve toplumun üzerine karabasan gibi çöken politikaların yolunu açtı.
12 Eylül'de DİSK yönetici ve temsilcilerinden 2000’e yakın işçi önderinin tutuklanması, Kurucu Genel Başkanımız ve DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk’ün de aralarında bulunduğu 78 DİSK yöneticisi hakkında idam cezası istenmesi, darbenin işçi sınıfının örgütlülüğüne yönelik de bir saldırı olduğunu açıkça ortaya koydu.
12 Eylül askeri darbesinin ilk uygulamalarından biri kıdem tazminatına ve işçi ikramiyelerine sınır getirmek oldu. Dönemin TİSK Başkanı Halit Narin’in “20 yıldır biz ağladık, onlar güldü” sözleri 12 Eylül’ün hedefini de ortaya koyuyordu.
12 Eylül Bitmedi, Sürüyor
12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin üzerinden 40 yıl geçti ama yarattığı olumsuz sonuçlar ve uygulamalar halen sürüyor.
Demokratik hak ve özgürlüklere yönelik saldırılar, hukukun yok sayılması, basın özgürlüğüne yönelik saldırılar, grev yasakları, sendikal hak ve özgürlükler önündeki engeller, 12 Eylül askeri darbesi ile gelen vahşi kapitalist düzen devam etmektedir. OHAL döneminde binlerce üyemizin de olduğu yüzbinlerce emekçi haksız ve hukuksuz olarak ihraç edildi, KHK’lar aracılığıyla Cumhuriyet tarihinin en büyük kamu görevlisi tasfiyesi yaşandı, seçilmiş belediye başkanları görevlerinden alındı. Anayasa değişikliği ile parlamento işlevsizleştirildi.
12 Eylül darbesi ile hesaplaşma ancak onun getirdiği tüm demokrasi ve işçi düşmanı yasaları ve uygulamaları kaldırarak mümkün olabilir.
Askeri darbelerden en çok etkilenmiş, en çok zararı görmüş, başkan ve yöneticileri idamla yargılanmış, faaliyetleri durdurulmuş, binalarına el konulmuş, darbeye zemin hazırlamak için 1 Mayıs 1977’de olduğu gibi katliamlara uğramış bir işçi örgütü olarak darbecilere, dikta rejimlerine, demokrasiyi hiçe sayanlara karşı durduk, mücadele ettik ve bugün de ediyoruz.
Her türlü darbenin ve siyaset alanına demokrasi dışı müdahalelerin karşısında olan bir sınıf örgütü olarak 12 Eylül askeri faşist darbesini 40. Yıldönümünde bir kere daha lanetliyoruz.
Emeğe karşı yapılan her saldırıya karşı nasıl mücadele veriyorsak, sendikal hak ve özgürlüklere müdahale karşısında nasıl direniyorsak, demokrasiye, yargının bağımsızlığına, insan hak ve özgürlüklerine yapılan her saldırının da karşısında demokrasiden, adaletten, eşitlikten ve özgürlükten yana tavır almaya devam edeceğiz.