Birleşmiş Milletler Örgütü 1972 yılında 5 Haziran tarihinin “Dünya Çevre Günü” olmasını oybirliği ile kabul etti. İşçi sınıfı örgütü olarak ve belediyelerde hayatı yeniden yaratan işçiler olarak yaşadığımız kente, topraklara, suyumuza, doğamıza sahip çıkmaya devam ediyoruz.
Dünya Çevre Günü’nde Hükümet’ten ve yerel yönetimlerden taleblerimiz var:
Öncelikle doğa para kazanma aracı olarak görülmemeli ve ticarileştirilmemelidir. Ranta dur denilmelidir.
Sanayi kaynaklı zararlı ve zehirli maddelerin yol açtığı kirlilikler önlenmeli, üretim sürecinde ekolojik maliyet yok sayılmamalıdır.
Ormanlarımız ve tarım alanlarımız, derelerimiz ve su varlıklarımız geri dönüşü olmayan bir biçimde kirletilmemelidir. Betona değil yeşile yatırım yapılmalıdır.
Akkuyu, Sinop ve İğneada nükleer güç santral projeleri iptal edilmeli, tüm yaşamı tehdit eden nükleer santrallerden vazgeçilmeli, yenilenebilir enerjilere yatırım yapılmalıdır.
Doğanın kılcal damarları ırmaklara, nehirlere, derelere, hatta çayların üzerine kurulan, kurulmak istenen binlerce hidroelektrik santrali (HES), jeotermal elektrik santrali (JES) ve geçiş projeleri ile doğanın ve yaşam alanlarımızın yok edilmesinin önüne geçilmelidir.
Ülkemizin hemen her bölgesinde uygulanan ve uygulanmak istenen vahşi madencilik faaliyetlerine son verilmelidir.
Belediyeler, kentin planlı ve sağlıklı gelişmesini sağlamalıdır
Belediyeler çevre korumasında, hem yürüttükleri kamusal hizmetlerle hem de doğrudan doğruya çevre yönetiminde üzerine düşen ve yasalarla belirlenmiş görev ve yetkilerle sorumlu kurumlardır.
Belediyeler içme suyundan parklara, doğal varlıkların korunmasından alt yapı çalışmalarına, gürültünün önlenmesinden hava kalitesinin korunmasına, katı ve sıvı atıkların toplanması, taşınması, geri kazanımı ve bertarafına kadar bir çok konuda görev, yetki ve sorumluluklara sahiptir.
Belediyeler çalışmalarını doğayı gözeterek hazırlamalı ve uygulamalıdır. Kentsel çevreyi kent halkının ortak varlığı olarak değerlendirmeli, siyasi, kişisel rant ve çıkarlara doğa kurban edilmemelidir.
Belediyeler yetkisi çerçevesinde çevreyi kirleten ve halk sağlığına zarar veren işletmelerin yerini değiştirme olanakları ve işyeri açma ve çalışma ruhsatı verme yetkileri açısından önemli olanaklara sahiptir. Halk sağlığını tehdit eden şirketlere karşı halk sağlığını ve doğayı savunmalıdır.
Su varlıklarımızın kirlenmesinin, tükenmesinin ve özelleştirilmesinin önüne geçilmelidir. Belediyeler kaliteli ve içilebilir su hizmeti sağlamalı ve suyu diğer hizmetlerin finansman kaynağı olarak görmemelidir.
Plansız kentleşmeye son verilmeli, kentlerdeki altyapı eksikliği giderilerek kentlerimizin sel sularına teslim olmasının önüne geçilmelidir.