GENİŞ TANIMLI İŞSİZLİK YÜZDE 18,4
YENİ İŞSİZLERİN YÜZDE 40’I GEÇİCİ BİR İŞTE ÇALIŞTIĞI VE İŞ BİTTİĞİ İÇİN İŞSİZ
GENÇLERDE GENİŞ TANIMLI İŞSİZLİK YÜZDE 30
HER ÜÇ KADIN İŞSİZDEN BİRİ ÜNİVERSİTE MEZUNU
İŞSİZLİK VERİLERİ TARİHİ ZİRVESİNİ ZORLUYOR
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), TÜİK tarafından açıklanan İşgücü Anketi Şubat 2015 dönem sonuçlarını değerlendirdi:
Resmi işsizlik oranı yüzde 11,2 ile geçtiğimiz yılın 1 puan üzerinde gerçekleşti. Tarımdışı işsizlik oranı ise % 13,2 oldu. Resmi işsiz sayısı yeni seriye göre geçen yılın aynı dönemine göre 401 bin kişilik artış gösterdi ve 3 milyon 226 bine ulaştı. Bu veri 2009 yılı Şubat döneminde 3 milyon 331 bin ile tarihsel zirvesini görmüştü. Şubat dönemi için işsizlik tarih zirvesine doğru tırmandı. Buna karşın işsizlik rakamları bir önceki aya göre azalış gösterdi. Kadınlar için işsizlik yine arttı.
Şubat 2015 döneminde resmi işsizlere, umudu olmadığı için ya da diğer nedenlerle son 4 haftadır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olduğu halde bu nedenle işsiz sayılmayanlar da (umutsuzlar ve diğer) dahil edildiğinde işsizlik oranı yüzde 18,4, işsiz sayısı da 5 milyon 779 bin kişi olarak gerçekleşti. İşinden memnun olmayan ya da daha fazla çalışmak istediği halde düzgün işler bulamadığı için çaresiz kısa süreli işler yapanlar (eksik ve yetersiz istihdam edilenler) ilave edildiğinde işsizler, gizli işsizler ve çaresizlerin toplam sayısı 6 milyon 836 bin kişiye oldu. Bunların geniş işgücü içindeki payı ise % 21,8 olarak gerçekleşti.
Kadınlarda tarım dışı işsizlik oranı yüzde 17,3 olarak gerçekleşti. Kadınlar için resmi işsizlik oranı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,7 puan artarak % 13,2’ye yükseldi.Kadınlarda geniş tanımlı işsizlik oranı ise % 25,8 oldu.
Geçici bir işte çalışıp iş bittiği için işsiz kalanlar toplam işsizler arasında en ağırlıklı kesimi oluşturdu. Toplam işsizlerin yüzde 36’sı yani 1 milyon 160 bini geçici işlerde çalışanlar. Yeni işsizlerde (1-2 aydır iş arayanlar) ise geçici bir işte çalışıp, iş bittiği için işsiz kalanların oranı yüzde 40, sayısı 496 bin. Geçici çalışma meyvesini bu dönemde de işsizlik olarak verdi.
Yükseköğretim mezunları arasında işsiz sayısı bir önceki senenin aynı dönemine göre 169 bin kişi arttı. İşsizlikteki toplam artışın yüzde 42’si yükseköğretim mezunu işsizlerin sayısındaki artıştan kaynaklandı. Yükseköğretim mezunu resmi işsiz sayısı 657 bin kişi, resmi işsizlik oranı ise yüzde 10,6. Yükseköğretim mezunu kadınlar için ise bu oran yüzde 15,8 seviyesinde. Kadın işsizlerin sayısı ise geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 112 bin kişi arttı. Kadın işsizlerin yüzde 32’sini yüksek öğretim mezunu kadınlar oluştururken, erkek işsizlerin sadece yüzde 13,5’i yüksek öğretim mezunu.
Gençler için (15-24 yaş) geniş tanımlı işsizlik oranı ise resmi % 20 rakamının yaklaşık 10 puan üzerinde yüzde 29,4 seviyesinde gerçekleşti. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre tarım-dışı sektörlerde genç işsizlik oranı 2,9 puanlık büyük bir artış kaydetti.
TÜİK yeni serisinde daha önceki seride olan ve anket soru formunda yer alan işin sürekliliği ile ilgili verileri veritabanında açıklamaktan vazgeçmiştir. Geçici çalışanların sayısındaki gelişim istihdamın niteliği açısından son derece önemli bir değişkendir. Bu verinin web sitesinde ve veritabanındaartık paylaşılmaması, daha önce kolayca ulaşılan bir bilgiye ulaşmak için bürokratik süreçlere başvurulması zorunluluğu getirilmesi büyük bir eksikliktir.
SONUÇ
TÜİK İşgücü Anketi Şubat 2015 dönemi verilerine göre işsizlik hem görünen hem görünmeyen boyutlarıyla tehlike sinyalleri vermeye devam ettiğini göstermektedir. Bu tehlike gençler, kadınlar, geçici çalışanlar açısından ciddi boyutlardadır. Gelecek dönem açısından kriz koşulları derinleştiği takdirde güvencesiz-geçici çalışanların, eğitimli işgücünün ve kadınların istihdamda yaşadığı problemlerin artacağı beklenebilir.
Türkiye haftalık çalışma sürelerinin emsallerine göre çok daha yüksek olduğu bir ülkedir. Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyaslandığında haftalık çalışma sürelerindeki fark 12 saati bulmaktadır. Buna göre Türkiye’de 5 kişinin yapacağı işi 4 kişi yapmaktadır. Bir yandan işgücüne katılım oranlarını yükseltirken, öte yandan işsizlik verileri ile mücadele etmenin yegâne yolu, gelir kaybına yol açmaksızın haftalık çalışma sürelerini azaltmaktan geçmektedir. Buna karşın hükümet ve sermaye çevreleri işsizlik verilerindeki artışı, istihdam yapısının niteliğini bozarak, yani yoğun çalışma koşulları altında, daha esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerini yaygınlaştırarak durdurmanın reçetelerini topluma sunmaktadır. Hükümet işveren çevrelerinin taleplerini Ulusal İstihdam Strateji Belgesi ile programlaştırmıştır. Ucuz işgücü için, taşeron çalışmayı yaygınlaştırmayı, kıdem tazminatını fona devrederek ortadan kaldırmayı, kölelik bürolarını hayata geçirmeyi hedefleyen bu belge AKP’nin seçim sonrası için de gündemindedir.
İşsizlikle mücadeleyi, çalışma koşullarını kötüleştirerek, ücretleri düşürerek çözmeye çalışan bu anlayışa karşı durulmalıdır. Bu stratejinin sonuçları Soma’da, Mecidiyeköy’de, Ermenek’te ve Türkiye’nin dört bir yanında acı bir biçimde görülmektedir. Bu strateji işsizliğin “ne iş olsa yaparım” başlığı altında gizlenmesi, işletmelerin karını insanların yaşamının önüne alma stratejisidir. İşsizlikle gerçek mücadele için;
1- Haftalık çalışma süresi gelir kaybı yaşanmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
2- Herkese en az 1 ay ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
3- Herkes için iş güvencesi ayrımsız bir biçimde uygulanmalıdır.
4- Sendikal hak ve özgürlükler güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
5- Taşeronlaşma ve kayıt dışı istihdam engellenmelidir.
6- Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalıdır.
7- Kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
8- Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.