12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin üzerinden 38 yıl geçti ama darbenin toplum ve işçi sınıfı üzerinde yarattığı olumsuz sonuçlar ve uygulamalar halen sürüyor.
Darbeye giden süreç 24 Ocak 1980’de alınan kararlarla başladı. Ocak 1980 - Eylül 1980 arasında uygulanamayan kararlar 12 Eylül askeri darbesiyle uygulamaya sokuldu ve Türkiye sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasi, toplumsal ve kültürel açılardan köklü olarak ve silah zoruyla dönüştürüldü.
Dünya kapitalizminin merkez devletleri ABD ve İngiltere başta olmak üzere dünya finans kurumları, kapitalizmi yaşadığı krizden çıkarmak için reçeteyi işçi sınıfına çıkardılar. Gelişmekte olan ekonomiler kapitalizmin merkez ekonomilerine bağlandı. Bu sayede ise emek üzerinde tahakküm kurdular.
Türkiye işçi sınıfı bu dönüşümün maliyetini ücretleri ve refah düzeyi gerileyerek ödedi. 12 Eylül ile birlikte sınıf örgütlerini ve haklarını kaybetti, sınıf önderlerine olmadık eziyetler çektirildi. İşçi sınıfı demokratik olarak oluşturduğu sınıf örgütlenmelerinden uzaklaştırılarak , ortaçağ zihniyetine sahip örgütlenmelerin kucağına itildi. İşçi sınıfı dayanışması yerini biat kültürüne bıraktı. 12 Eylül toplumun üzerine bir karabasan gibi çöktü.
24 Ocak kararları ülkemizde güvencesiz ve sendikasız çalışmaya mecbur bırakılan; milli gelirden ve ekonomik büyümeden payını alamayan yoksullar ve işsizler yarattı.
Askeri darbelerden en çok etkilenmiş, en çok zararı görmüş, başkan ve yöneticileri idamla yargılanmış, faaliyetleri durdurulmuş, binalarına el konulmuş, darbeye zemin hazırlamak için 1 Mayıs 1977’de olduğu gibi katliamlara uğramış bir işçi örgütü olarak darbecilere karşı her zaman karşı durduk, mücadele ettik.
Bugün de her türlü darbenin ve siyaset alanına demokrasi dışı müdahalelerin karşısında olmaya devam edeceğiz.
12 Eylül’ün işçi sınıfı üzerindeki tahribatı yasalarla, yasaklarla, baskılarla sürdürülüyor. Yaşanan demokrasi dışı her uygulamada 12 Eylül’ün izlerini görüyoruz.
Emeğe karşı yapılan her saldırıya karşı nasıl mücadele verdiysek, demokrasiye, yargının bağımsızlığına, insan hak ve özgürlüklerine yapılan her saldırının da karşısında adaletten, eşitlikten ve özgürlükten yana tavır aldık, almaya da devam edeceğiz.