Sosyal Adaletin Taşıyıcısı Olarak Bakım Emekçileri

29/08/2022

Sendikamızın Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü, özellikle belediyelerde çalışan işçilerin görünür kılınması, toplum tarafından tanınması ve sorunlarına dikkat çekmek için bir yazı dizisi yayımlaya başlamıştı. Yayımladığımız yazı dizisinde bugüne kadar temizlik işçileri, park bahçe, fen işleri ve itfaiye çalışanlarına yer verildi. Bu doğrultuda şimdiki yazımızın konusu da belediyelerin bakım hizmeti işçileri olacaktır.

Yaşam kalitesini artırmak için yerel yönetimlerin, toplumcu/sosyal belediyecilik anlayışıyla toplumun her kesiminden kişiye ve birlikte yaşadığımız hayvanlara, dezavantajları azaltmak, hayatı daha yaşanılır hale getirebilmek için verdiği hizmetlerin emekçilerini tanıyor muyuz?

Bakım emeğinin kendisi “görünmeyen emek” olarak başlı başına bir problemdir. Toplumda kadınlara devredilmiş bir toplumsal cinsiyet rolü olarak bakım işleri, hayati niteliği dolayısıyla yaşamımızın en önemli dinamiklerinden biridir. Zira yaşamımızı sürdürülebilir kılan bakım emeğidir. Bunun dışında bakım emeğinin diğer bir boyutu, söz konusu bu hizmeti/emeği kendisi karşılayamayacak durumda olanlar için yerel yönetimler tarafından karşılanan boyutudur ve bu, insan onuru ve haklar temelinde hayati bir önem taşımaktadır.

Belediyeler, daha kaliteli ve sürdürülebilir bir yaşam olanağı yaratmak için çocuklara, gençlere, kadınlara, engellilere ve yaşlılara yönelik sosyal-kültürel çalışmaların yanında bu grupların çeşitli büyüklükteki bakım ihtiyaçlarına yönelik de imkânları dahilinde hizmet vermektedir. Bu sorumluluk, hizmeti alanların “zorunlu” yaşam koşulları söz konusu olduğundan son derece önemli ve özveri gerektiren bir hâl almaktadır.

Evde Bakım Hizmetlerinin Kapsamı ve İşçileri

Toplum hayatının sağlıklı bir zemine oturması için herkesin demokratik hakları gereği eşit vatandaşlık haklarından ve insana yaraşır asgari koşullardan yararlanabilmesi gerekir. Özellikle dezavantajlı bir grup olarak yaşlılara yönelik bakım hizmeti, hem değişen sosyolojik koşullardan kaynaklı hem de yasal olarak bir zorunluluktur. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, “sağlık merkezleri, hastaneler, gezici sağlık üniteleri ile yaşlılara, yönelik her türlü sosyal ve kültürel hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçla sosyal tesisler kurmak, meslek ve beceri kazandırma kursları açmak, işletmek veya işlettirmek, bu hizmetleri yürütürken üniversiteler, yüksekokullar, meslek liseleri, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmak” şeklindeki hükmü ile yaşlılara yönelik hizmetleri büyükşehir belediyelerinin görevleri arasında saymıştır.

Tespit edebildiğimiz hemen her ülkede evde bakım hizmetlerin kamu tarafından sunumunu yerel yönetimler/belediyeler üstlenmekte, merkezi idare sadece yasal çerçeveyi çizmek ya da kaynak sağlamakla sınırlı bir role sahip bulunmaktadır. Türkiye'de ise henüz evde bakım hizmetlerini kapsayan bir sosyal sigorta kolu bulunmamaktadır ve evde bakım hizmetlerinin sunumu belli bir standarda bağlanamamıştır. Bu hizmetler, başta Başbakanlığa bağlı bir kurum olan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu olmak üzere, hastaneler, özel sektör, gönüllü kuruluşlar ve bazı büyükşehir belediyeleri tarafından sunulmaktadır.

Belediyelerin bakım hizmetlerinin öncelikli olarak yoğunlaştığı gruplar, tıbbi ve sosyal bakıma ihtiyaç duyan ve “evde bakım hizmeti” adıyla tanımlanan yaşlılara ve engellilere sunulan tıbbi bakım ve ev temizliği hizmetleridir. Toplu olarak bakım hizmetinin belediyeler söz konusu olduğunda çerçevesini oluşturan ihtiyaç sahibi, kimsesizler, yaşlılar, engelliler için özellikle evde bakıma yoğunlaşan belediyelerin sadece tıbbi destek değil, aynı zamanda yaşam kalitesini artırmak, bağımsız hareket alanı ve düzeyini artırmak gibi bir amacı da vardır.

Her geçen gün sayıları artan, sosyal ve ekonomik yönden yoksunluk içinde bulunan muhtaç yaşlı kişilerin, huzurlu bir ev ortamı içinde yaşantılarını devam ettirmelerini, fiziksel ve ruhsal sağlıklarının korunmasını, sosyal ilişkilerinin geliştirilmesini ve devam ettirilmesini, huzur, güven ve refah içinde bulunmalarını sağlamak amacıyla evde bakım ve evde bakıma destek hizmeti kapsamında gerekli tüm iş ve işlemleri yürütmek; korunma, bakım, rehabilitasyon ihtiyaçları ile danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç gibi başlıklar altında değerlendirdiğimizde her biri bireylerin son derece hassas olabileceği ve son derece kıymetli bir emeğin söz konusu olduğu alanlardır. Kişisel bakım ve ev temizliği insanların mahremiyetleri ve özel alanları söz konusu olduğundan hassas ve sabır gerektiren bir iştir.

Gruplar halinde gittikleri ihtiyaç sahiplerinin evlerinde, hem kişisel bakım hem de ev temizliği yapan “evde bakım hizmeti işçilerinin sorunları daha çok yaptıkları işin küçümsenmesi, onur kırıcı davranışlar, hakaret ve yüz kızartıcı suçlamalar etrafında şekillenen psikolojik şiddet başlığı altında toplanabilir. Kadın olmanın doğal bir uzantısı olarak görülen ev işlerinin, bu işi yapan işçiler söz konusu olduğunda da küçümseyici bir tavırla değersizleştirilmesi kuşkusuz toplumsal bir meseledir. Bu açıdan belediyelere, işçilerini daha çok korudukları ve işçinin arkasında durdukları bir mekanizma geliştirmeleri zorunluluğu doğuyor. Aynı zamanda işçi güvenliği ve sağlığı açısından ev işlerinin son derce riskli olması da işverenlere sorumluluklar yüklemektedir. Ev işlerinde işçi güvenliği söz konusuyken kas iskelet sistemi hastalıkları başta olmak üzere, kimyasallara bağlı solunum yolu hastalıkları ile yüksekten düşmeye bağlı ölümler ciddi sağlık ve güvenlik sorunlarına neden olmaktadır. İşverenin gerekli önlemleri alması, yeterli kişisel koruyucu donanımla çalışılması doğrultusunda olanaklar yaratması ve gidilen evin konumuna bağlı olarak özellikle yüksek binalarda cam silme işinin yapılamayacağını uygun şekilde açıklaması, bu konuda işçinin hakkını koruması bir zorunluluktur.

Barınaklar (Geçici Bakımevi) ve Barınak İşçileri

Belediyelerde, özelde sokak hayvanlarının yaşam kalitesine ve bakım, barınma gibi ihtiyaçlarına yönelik bakım hizmeti de verilmektedir. Sokak hayvanlarının kısırlaştırma, aşılama ve işaretlenme çalışmalarını yürüten, sahipleri tarafından terk edilen ve sokakta yaşaması mümkün olmayan engelli ve yaşlı köpeklerin rehabilitasyonları ve bakımlarını sağlayan ayrıca sorumluluğu altındaki köpeklerin sahiplendirilmesini yapan barınaklar bununla birlikte ilk ve orta düzeydeki okullarda öğrencilere hayvan sevgisi ve duyarlılığı kazandırmak için çalışmalar da yapmaktadır.

Barınakların zaman zaman gündeme gelen ciddi problemleri bulunuyor. Bazı belediyelerin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemesi, çeşitli ihmaller ve barınakların olumsuz koşulları etrafında şekillenen bu olumsuzluklar elbette barınaklarda çalışan işçileri de etkilemektedir.

İnsan ve doğa sömürüsü temelli mevcut kapitalist düzende, fark yaratmak, insanı ve doğayı korumaya yönelik politikalar üretmek, çevreye ve sokak hayvanlarına duyarlı ve onların yaşam hakkına saygı duyarak çalışmalar yapmak kimileri için suya yazı yazmak gibi görülse de son derece değerli ve anlamlıdır. Bu değerin bilinmesi, barınaklarda çalışanların yaptıkları işin ve sorunlarının göz ardı edilmemesi ve daha iyi koşullarda hizmet üretmesinin sağlanması gerekmektedir. Barınak çalışanlarının iş yükü çok fazla. Çünkü belediyelere bağlı bu birimlerde sadece sokak hayvanlarının rehabilite edilmesi değil aynı zamanda haşerelere karşı şehrin ilaçlanması işi de yapılıyor. İşçi sayısının yeterli olmaması iş yükünü artırıyor, işçi sağlığı için güvenlik tehdidi oluşturuyor, aynı zamanda hayvanların bakımının sağlıklı bir şekilde sürdürülmesini de zorlaştırıyor. Diğer taraftan belediyelerin bu çalışmalara yeterli kaynak ayırmaması ve yüksek enflasyon nedeniyle ilaç ve mama fiyatlarındaki fahiş artışla birlikte barınaklar zor durumda kalıyor. Sınırlı kaynaklarını ancak hayvanların sağlık ve beslenme giderlerine aktarabildiklerini söyleyen barınak işçileri, barınaklardaki bakım onarım ve altyapı iyileştirmelerine kaynak aktaramadıklarını dile getiriyor.

Ayrıca riskli bir iş yapıyor olmalarına rağmen az riskli işler grubunda değerlendirilmeleri, hayvanlara zarar veren bazı belediye çalışanlarının bu konuda bir genelleme yapılarak özveriyle çalışan işçileri de zan altında bırakıyor olmaları, barınak işçilerinde travmayla birlikte büyük bir baskı yaratıyor. Bu yazı aracılığıyla, bu bakışa sahip insanları barınaklara gözlem yapmaya davet eden barınak çalışanlarının emeklerini gözlemlemek için, biz de barınakların daha sık ziyaret edilmesinin olumlu sonuçlar yaratacağı kanaatindeyiz.   

Bakım emekçilerinin sorunlarına kulak tıkamamız tekraren ifade ettiğimiz gibi toplum olma bilincimiz yanında birlikte yaşama ortaklığımıza da zarar verecektir. Toplum için talep ettiğimiz nitelikli yaşam standardı, işçiler için de şarttır. Sendikamızın, işçilerin emeklerine daha duyarlı olan bir kültür yaratma çabasına katkısı ve inancı her koşulda devam edecektir.