Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, 3. Nükleer santralin büyük ihtimalle Trakya’da ülkenin cennet köşelerinden biri olan İğneada’ya kurulacağını söyledi. Sinop ve Mersin’in ardından Kırklareli İğneada da nükleer santral kurulması planlanıyor. Enerji ihtiyacı yalanıyla doğamız ve sağlığımız hiçe sayılıyor.
Üç tarafı denizlerle çevrili diye çocuklarımıza coğrafya derslerinde anlatılan ülkemiz eğer nükleer santraller yapılırsa, üç tarafı pimi çekilmiş nükleer bomba diye anlatılacak.
Ülkemiz bir cennet bahçesiyken cehenneme çevirmek niye?
Karadeniz'in tek doğal limanı olan İğneada, 6 adet göl ve birçok akarsuyu ile doğal yaşamın önemli merkezlerinden birisidir. İğneada’daki iki tarafı sit alanı olan Longoz ormanları Amazon ve Kongo’dan sonra dünyadaki üçüncü Longoz ormanıdır. Türkiye kuş varlığını oluşturan 454 kuş türünden yarıya yakını yıl içerisinde İğneada'da görülebilmektedir. İşte kurulması planlanan nükleer santral tüm bu güzelliklerin üstüne karabasan gibi çökecektir.
Güvenli Nükleer Santral Yoktur!
32 yıl önce meydana gelmiş olmasına rağmen bugün hala etkileri devam eden Çernobil Nükleer Felaketi nedeniyle açığa çıkan radyasyonun önümüzdeki 50 yıl içinde 40 bin yeni kanser vakasının nedeni olacağı bilim insanları tarafından açıklanmaktadır.
Fukuşima felaketi yaklaşık 7 yıl önce oldu ama halen onun da etkileri devam ediyor. Fukushima felaketi, güvenli nükleer santral sözünün koca bir yalan olduğunu çok açık bir şekilde gösterdi. Tüm Dünya artık nükleer santralın ölümcül bir tehdit olduğunu kabul ediyor.
Onca zaman geçmiş olmasına rağmen Japonya'nın Dai ichi Nükleer Santralindeki reaktörlerin soğutma işlemleri halen devam ediyor, radyoaktif kirliliğe bulaşan soğutma suyunu depolamaya tank yetişmiyor, biriktirilen radyoaktif suyun miktarının 800 bin tona ulaşması ve depolanacak yer kalmaması üzerine belli aralıklarla denize boşaltım yapılıyor, buna ilaveten tanklarda biriktirilen radyoaktif suyun her gün 300 tonu denize sızıyor. Toplanan radyoaktif atıkların muhafazası için 300 metre derinlikte kalıcı depo yapılması planlanıyor, 100 yıl kullanılması düşünülen bu deponun 100 bin yıl kapalı tutulması öngörülüyor.
Bertaraf edilemeyen atıklarıyla patlamasalar da nükleer santraller insan ve doğadaki tüm diğer canlılar için büyük tehlike!
Bu tehlikeleri göze almamız bir zorunluluk mu? Başka bir yol yok mu?
Nükleer atıklarla dolu bir dünya yaratmakta ki amaç ne?
Halbuki Nükleere gerek yok! Rüzgâr, güneş, biyokütle, biyoyakıt, biyogaz gibi çok daha bol, yeterli, ucuz, yerli, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelebiliriz.