Türkiye Petrolleri küçültülemez, zayıflatılamaz ve özelleştirilemez!
1954 yılında kamu adına hidrokarbon arama, sondaj, üretim, rafineri ve pazarlama faaliyetlerinde bulunmak amacıyla kurulan Türkiye Petrolleri bütünüyle özelleştirilmek, 1934 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Cam Sanayii'ni kurma görevi Atatürk tarafından Türkiye İş Bankası'na verilen Paşabahçe ise kapatılmak istenmektedir.
Türkiye Petrolleri'nin (TP) yürüttüğü faaliyetlerin başka şirketlere devri yoluyla küçültülmesi, Adıyaman, Batman ve Trakya Bölge Müdürlükleri bünyesindeki sahalarda sürdürülen kuyu tamamlama ve sondaj faaliyetleri ile Ankara Genel Müdürlük'te yürütülen sismik faaliyetler ve workover (kuyu tamamlama) işlerinin kurum dışında ve proje bazlı olarak Turkish Petroleum International Company’a (TPIC) devredilmesi uygulamaları kurumu özelleştirmeye, işçileri ise taşeron çalışmaya mahkûm edecektir.
Petrol işçilerinin yarım gün iş bıraktıkları protesto eyleminde yaptıkları açıklamada belirttikleri gibi, bu faaliyetlerin Türkiye Petrolleri bünyesinden çıkarılması aynı zamanda bölge ekonomilerini ve istihdamını da olumsuz etkileyecektir. Ülkemizde 1954 yılından bu yana kamu yararı ve ülke ekonomisi için faaliyet gösteren TP'nin küçültülmesi ve zayıflatılması söz konusu devirlerle kurumun tamamen özelleştirilmesi anlamına gelecektir. Geçtiğimiz günlerde Türkiye Petrollerine bağlı Türkiye Petrolleri Dağıtım AŞ’nin sermayesinde bulunan yüzde 100 oranındaki idare hissesinin özelleştirme ihalesi sonuçlanmış ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığında gerçekleştirilen ihale ile kuruluşun yeni sahibi Zülfikarlar Holding olmuştur.
Mersin Paşabahçe kapatılamaz!
Atatürk'ün Türkiye'de cam sanayiini kurma ve geliştirme talimatları doğrultusunda 1935 yılında Paşabahçe'de kurulan Şişecam Topluluğu'nun en bilinen markası olan Paşabahçe’nin Mersin Fabrikası ise alınan karar gereği 14 Kasım’da kapatılmak istenmektedir.
Şişecam Topluluğu tarafından, “Global konjonktür gereği yapılan rasyonalizasyon çalışmaları kapsamında teknik ve ekonomik ömrünü tamamlaması nedeniyle söz konusu işletmenin faaliyetlerine son verilecektir” denilse de insanın aklına fabrikanın yenilenmesi değil de kapatılmasının neden tercih edildiği sorusu gelmektedir. Yine Paşabahçe’nin dahil olduğu Şişecam Topluluğu’nun yayınladığı ekonomik verilere göre 2016 yılı Haziran ayı sonu itibarıyla net kârının 390,5 milyon TL ve 2016 yılı Ocak-Haziran dönemindeki konsolide net satışlarının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13 artışla 4 milyar TL olması topluluk yönetiminin kapatma gerekçelerini boşa çıkartmaktadır.
Mersin Paşabahçe’nin kapatılması kuşkusuz uluslararası sermayenin istemleri doğrultusunda istenilen neo liberal politikaların hayata geçirilmesidir. İşsizliğin ve işçi istihdamının en diplere vurduğu bir dönemde Türkiye sanayii için çok önemli bir lokomotif grup olan Paşabahçe Cam Sanayi fabrikalarından birisinin kapatılmasını yetkili sendikanın kurban keserek kutlaması da sınıf sendikacılığı açısından ayrıca sorgulanmalıdır.
Sosyal devletin tasfiyesine, en temel insan hakkı olan eğitimin ve sağlığın paralı hale getirilmesine, yerel yönetim hizmetlerinin, Erdemir’in, Tekel’in özelleştirilmesi, SEKA’nın ve şimdilerde Türkiye Petrolleri’nin zayıflatılarak özelleştirilmeye çalışılması ve Paşabahçe Mersin Fabrikası’nın kapatılması her defasında binlerce çalışanın ya işsiz kalmasına ya da yerinden yurdundan edilerek daha düşük bir ücretle, sosyal haklardan yoksun olarak sözleşmeli ya da güvencesiz taşeron işçi olarak çalıştırılmasına yol açmıştır.
Siyasi iktidarın emekçilerin haklarını gasp etmeye dönük girişimlerine, özelleştirme uygulamalarına ve sosyal devleti tasfiye eden adımlarına karşı mücadelenin panzehri Türkiye işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışmasında gizlidir.