29/06/2021
Demokratik toplumlarda halkın haber alma özgürlüğü en temel insan haklarından birisidir. Toplumu bilgilendirme yükümlülüğü olan basın ve yayın organlarının ise tam bir özgürlük içerisinde habere ulaşabilme imkân ve güvencesine sahip olması da bu hakkın tamamlayıcısıdır.
Anayasa’mızın 26. madde başlığı, ‘’Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti’’ olarak düzenlenmiş ve bu maddenin ifade özgürlüğünün resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak veya vermek serbestisini kapsadığı belirtilmiştir.
Türkiye'de basın özgürlüğü, gittikçe artan baskı ve sansür yasaları ile gazetecilik faaliyeti engellenmeye çalışılıyor, basın çalışanları güvencesizlik kıskacında çalışıyor, baskıya direnen gazeteciler ise kovuluyor. Kendi bağımsız mecralarında gazetecilik yapmaya çalışan gazeteciler saldırıya uğruyor, tutuklanıyor. Haklarını aramak için sokağa çıkan yurttaşları takip etmek, haberleştirmek gazetecinin kamusal görevi iken, Emniyet Genel Müdürlüğü yayımladığı genelgeyle, kamusal olaylarda, ses ve görüntü kaydı alınmasını engelleniyor.
Bunlar neticesinde basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye, 180 ülke arasında 153'üncü sırada yer alıyor.
Son olarak, bu uygulamaların nelere yol açabileceğini en son İstanbul’daki Onur Yürüyüşü sırasında Agence France Press (AFP) foto muhabiri Bülent Kılıç'ın boğazına bastırılarak polis şiddetiyle gözaltına alınması ve birçok gazeteciye de gözaltı girişiminde bulunulmasında yaşandı.
Basın özgürlüğüne yönelik bu müdahaleler ve halkın haber alma hakkının engellenmesi kabul edilemez.