12/09/2022
Bugün gerçek bir hesaplaşma olmadığı için unutamadığımız, bir türlü aşıp, geride bırakıp yolumuza devam edemediğimiz uğursuz 12 Eylül’ün 42. yıl dönümü: Acılar, kayıplar, yarım kalmış hayatlar ve dönüşü olmayan büyük bir toplumsal dağılma. 12 Eylül’de yapılan askeri darbe, darbeyi yapanlara göre “başarılı” oldu; devlet düşmanlarına hadleri bildirildi, işçiler, emek mücadelesi verenler bastırıldı, sendikalar kapatıldı, başta Kurucu Genel Başkanımız Abdullah Baştürk ve DİSK’li yöneticiler olmak üzere çok sayıda sendikacıya idamla yargılandıkları davalar açıldı, üyelerimiz gözaltına alındı, sendika yöneticileri tutuklandı. Neoliberal politikalar yürürlüğe girdi ve özelleştirmelerle patronlar ihya edildi. Halk zorla, baskıyla, işkenceyle sindirilirken; bu diktatör sistem ardında kaldırılamamış koca bir enkaz bırakmış olsa da amacına ulaştı.
Vesayet rejimi kurmak için en kullanışlı yöntem olan darbeler, darbe imaları ya da tehditleri, Türkiye’de hep bir sindirme aracı olarak iktidarların ya da silahlı güçlerin can simidi olmuştur. Geride bırakılmış değil, henüz hesaplaşmış değiliz; zihnimize mıh gibi çakılmış acılarıyla 12 Eylül Darbesi, gerçek bir hesaplaşma, adil bir yargılama ve cezalandırma mekanizmasını bekliyor. Bugün de sistemin hücrelerinde hayalet gibi dolaşıyor, uygulamalarıyla “Yeni Türkiye”de her an kendini hissettiriyor, yaşandığı zamanda toplumu şekillendirmek için kurguladığı ve uyguladığı yöntemleri bugün de kullanıyor. Sözde kutuplaşmaları önlediklerini iddia edip ama aslında kendi çıkarları için boyun eğen ve biat eden bir toplum yaratmak isteyen, halkı sindiren bu sistemin ve artıklarının ülkemize bir faydası yoktur.
Bugün eşitlik, özgürlük, insanca yaşayacak ücret ve demokrasi talep ediyoruz; ancak 12 Eylül’de “devletin bekası” için bu ülkenin halkına yapılan insanlık dışı muameleyle hesaplaşmadan, Türkiye’de demokrasi bilinci ile hak ve özgürlüklerin elde edilebilmesi mümkün görünmüyor. 12 Eylül'ü aşmak ancak bütün bir 12 Eylül anlayışıyla, anayasası, yasaları ve kurumlarıyla yüzleşmek, hesaplaşmakla mümkündür. Bu hesaplaşma sağlıklı bir toplum olabilmenin ön koşuludur.