Hububat Üreticileri Sendikası (Hububat-Sen) Genel Başkanı ve Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçi-Sen) Kurucu Genel Başkanı olarak, başkanlığını yaptığınız sendikaları kısaca tanıtır mısınız? Hedefleriniz nelerdir?
- Hububat Üreticileri Sendikası, buğday, arpa, çavdar, afyon-haşhaş, mısır, baklagil, çeltik üretimi yapan çiftçilerin kurduğu bir sendikadır. Neo liberal politikalarla küçük çiftçiliğinin ortadan kaldırıldığı, yerine şirket tarımcılığının hızla ikame edildiği politikaların uygulandığı 2005 yılında kuruldu. Çiftçi-Sen’e gelince; 2008’de Hububat-Sen ile birlikte Üzüm-Sen, Tütün-Sen, Fındık-Sen, Ayçiçek-Sen, Çay-Sen, Zeytin-Sen bir araya gelerek Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu'nun şemsiyesi altında kuruldu. Çiftçilerin hakkını aramak ve korumak, referans fiyatlar belirleyip açıklamak, sözleşmelerde taraf olmak, hukuksal ve demokratik mücadele vermek gibi burada sayamayacağım pek çok hakları korumak ve geliştirmek üzere bir mücadeleyi örgütlemeye ve örgütlenmeye çalıştı. Çalışmalarına halen devam ediyor.
Sendikanıza üye olmayan çiftçilerin üretim süreçlerinden ne tür farklılıklar taşıyorsunuz?
- Bizim hedef kitlemiz üreticiler. Üreticilerin yaşam alanları köyler. Sosyalleştikleri yerler de köy kahveleri. Köylerde genellikle sağ ve sol görüşlülerin kahveleri ayrı. Biz ziyaretlerimiz esnasında her ikisine de gidiyor, meramımızı anlatıyor, çiftçi hakları üzerinden ortak mücadeleye davet ediyoruz. Bilindiği üzere sendikalar hak arama örgütleridir. Hak aramaya yatkın olanlar sendikaya üye oluyor, yatkın olmayanlar bekleyelim izleyelim diye düşünüyor, bekliyorlar. Fakat hak arama temelli eylemlerimize üye olan olmayan herkes katılıyor. Biz de her iki tarafı da davet ediyoruz.
Sizin son yıllarda gittikçe yaygınlaşan üretim ve tüketim kooperatiflerini destekleyen çalışmalar yürüttüğünüzü de biliyoruz. Desteklediğiniz bu deneyimler ve çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?
- Yanlış anlaşılsın istemem, ama kent insanı ne tüketeceğini bilmiyor. Kendisine ne sunulursa onu alıp kullanıyor, beslenmeye çalışıyor. Ayrıca bu ürünlerin kimin tarafından ve nasıl üretildiğinden de bîhaber. Ayrıca biz kentlilere yakıştırılan “tüketici” kelimesinin yerine “yarı üretici” teriminin kullanılmasından yana üreticileriz. Kırsalda kurulan üretim ile kentlerde kurulan tüketim kooperatiflerinin bir araya getirilmesiyle ürünün nasıl üretileceğine dair tercihlerini ortaya koyabilir, biz üreticilere yön verir, fikirleri-tercihleri ile bize katkıda bulunabilirler. Biz de ona göre üretimimize yön verebiliriz. Dolayısıyla bu şekilde tercihleriyle bize yön verip bizden ürünleri alarak katkı koyanlar, bizi endüstriyel tarımdan farklı bir çizgiye taşıdıkları için onlar da üretici kategorisine giriyorlar.
Çiftçi-Sen olarak üretici ve tüketici kooperatifleri arasındaki konumumuz ise şöyle: Kırlarda çiftçi sendikaları olarak kurulan kooperatiflere destek oluyoruz. Kurulması için ön açıcılık yapıyoruz. Onlarla buradaki tüketim kooperatiflerini bir araya getirmeye çalışıyoruz. Onlar kendi aralarında anlaşıyorlar, fiyatı belirliyorlar, her şeyi kendileri kontrol ediyorlar, bir sorun çıkarsa çiftçiden yana hak arama örgütü olarak yerimizi alıyoruz.
Şu sıralar kamuoyunda çokça tartışılan halkın ‘ucuz ve güvenli gıda’ erişimi nasıl mümkün olabilir? Üretici ve tüketicilerin mutlu olabileceği bir tarım ve hayvancılık politikası neleri kapsamalıdır?
- Kentteki kooperatifler ile kırlardaki kooperatiflerin ürettiklerinin doğrudan, aracısız ve sağlıklı ürünler bu şekilde kentlere ulaşabilir. Ürün fiyatları da asla süpermarketlerdeki gibi organik adı altında sunulduğu -paniğin ranta çevrildiği gibi- yüksek rakamlar olmaz. Süpermarketlerdeki endüstriyel, sağlıksız olan o ürünün fiyatı ile buradaki sağlıklı ürünün fiyatının aynı olduğunu ve oradaki organik diye ifade edilen fiyatın da aşağı yukarı beşte biri fiyata satılabileceğini gösterme; toplumun tamamının bundan yararlanabileceği bir sistemi inşa etme gayreti içindeyiz. Bunu gerçekleştimek için sürdürdüğümüz faaliyetlerin yanı sıra şirket tarımcılığı yerine küçük aile çiftçiliğinin desteklenmesi ve merkezi devlet politikası haline dönüşmesi gerekmektedir. Böylelikle tüm toplum ucuz ve sağlıklı gıda ile beslenebilir.
Sendikamız üyesi işçilere yürüttüğünüz çalışmalar ile ilgili nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
- Kooperatiflerle aradan aracının çıkarılıp, ürünün üretildiği yerden itibaren kimyasal kullanmayıp, üretimin ve ürünün sağlıklı bir hâle dönüşmesi sağlanabilir. Böylelikle üreticinin ne üreteceğine, nasıl üreteceğine, ne kadar üreteceğine ve kimin için üreteceğine karar verme hakkını da yarı üretici konuma geçecek olan sizlerin de katkısıyla tekrar ele geçirebiliriz. Biz buna "Gıda Egemenliği" diyoruz. Bu çok önemli. Çünkü gıda, şu an süpermarketlerin ve şirketlerin kontrolünde.
Son söz olarak; gelin el ele verelim kırlar ve kentlerde kuracağımız kooperatiflerle gıda egemenliğini ele geçirelim. Toplumu gıda temelli de örgütleyelim. Gıda temeli üzerinden emek karşıtı sisteme karşı direnç noktalarını birlikte oluşturalım.