26/10/2017
Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yapılan görüşmelerden sonra doğa talanının kapılarını sermayeye sonuna kadar açacak olan maddelerden 54. Madde yani; maden izin başvurularında Çevresel Etki Değerleme (ÇED) sürecini kaldıran değişiklik verilen bir önerge ile torba yasadan çıkarıldı. Ama biliyoruz ki tehlike geçmedi. Hala bazı maddeler çıkarılmış değil. Önümüzdeki süreçte de karşımıza gelebilecek bu değişiklikleri takip etmek açısından yapılmak istenenenin ne olduğuna ilişkin daha önce yaptığımız eleştirileri yayınlamaya devam ediyoruz.
13/10/2017
"Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" yani yeni torba yasa bir çok farklı kanunda değişiklikleri içeriyor. Bu yapılan değişikliklerden bir tanesi de madencilikte yapılan değişiklikler.
Yapılan değişikliklerle maden aramalarında Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) kaldırılıyor, işletmeler içinse ÇED süresi 3 aya çekiliyor.
Ayrıca, bir maden şirketinin orman sahası içinde yer alan maden alanları kullanımı kapsamında orman arazi bedeli yada herhangi bir bedel alınmayacak.
Zaten Madencilik mevzuatında yapılan değişiklikler ve yeni düzenlemeler ile maden ruhsatları her türlü sınırlamadan muaf, dokunulmaz haldeydi. Yapılan bu değişiklikler ile doğa talanı daha da vahşileşecek.
Çıkarılan Kanunlarla Ülkenin Yüzey Şekli Değişti
Türkiye 2004 yılında değiştirilerek korumacı maddelerden arındırılan Maden Yasası’nın ardından başlayan vahşi madencilikle ülkenin yüzey şekli değişti. Orman ve bitki örtüsü zarar gördü. Taş ocaklarıyla yer altı suları yok oldu, altın madenciliğiyle kullanılan siyanür ve diğer kimyasallar, toprakta, suda, havada kalıcı kirlenmelere neden oldu kısaca yaşam alanlarımız vahşi madenciliğin tehdidi altına girdi. Kamu yararı gözetilerek yapılması gereken yasalar şirket yararına yapıldı ve yapılmaya da devam ediyor.
Bugüne kadar yargı kararlarına, yerel halkın direnişine rağmen Bergama, Kazdağları, İzmir-Efemçukuru, Uşak-Kışladağ, Erzincan- İliç ve daha pek çok yerde altın madenleri işletmeye alındı, Artvin- Cerattepe, Fatsa, Yozgat-Boğazlıyan-Eğlence ve daha pek çok yerde ise yeni işletmeler yolda.
Tüm bunlar olurken ise yapılan değişiklikle doğa talanı ve hukuksuzluklar kılıfına uydurulmaya çalışılıyor.
Doğaya, canlıya ve insana zarar veren her türlü düzenlemenin ve girişimin karşısında olmaya devam edeceğiz.
Yapılan Değişiklikler Ne Getiriyor?
Tasarının 54. Maddesi ile Maden kanununun 7. maddenin on birinci fıkrasını değiştiriyor. Bu değişikliğin gerekçesinde “doğal kaynakların ekonomiye kazandırılması amacıyla bürokratik işlemlerin hızla tamamlanması amaçlanmaktadır” diyerek Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerini bir bürokratik engel olarak görüp ortadan kaldırılması gerektiğini açıkça söylüyor.
Zaten bugüne kadar hazırlanan ÇED’lerin bir prosedür olarak ele alındığı gerçeği ortadayken, buna dahi tahammül edemeyen siyasi iktidar, 54. Maddede yaptığı değişiklikle ÇED süreçlerini 3 ayla sınırlıyor. Madencilik resmen ÇED’den muaf tutuluyor.
Tasarının 55.maddesi ile maddenin amaç kısmında da belirtildiği üzere orman alanlarının talanını cazip hale getirmeye çalışıyorlar.
Tasarının 55. maddesi ile "Maden Teşvik Tedbirleri" başlıklı 9. maddesine yeni bir fıkra ekleniyor, orman alanlarında yapılacak madencilik faaliyetleri için ilk 10 yıl için herhangi bir bedel alınmayacağı düzenlemesi getiriliyor.
Tasarının 56. maddesi ile 3213 sayılı Kanunun “Arama Faaliyetleri” başlıklı 17 inci maddesine yapılan ekleme ve değişiklik ile Altın, Gümüş, Platin, Bakır, Kurşun, Çinko, Demir, Krom, Civa, gibi IV. grup madenlere ilişkin ek arama süresi tanınıyor, ayrıca "jeolojik haritalama, jeofizik etüd, sismik, karot, kırıntı ve numune almaya yönelik hazırlık işlemleri içeren faaliyetler” için çevresel etki değerlendirme (ÇED) kararı aranmaz” deniliyor