14/06/2016
Özgür sendikacılığı devlet güdümlü sermaye sendikacılığına mahkum ederek, işçi sınıfının yükselen emek ve demokrasi mücadelesini boğmak isteyen dönemin AP hükümetine karşı, DİSK öncülüğünde başlayan 15-16 Haziran 1970 işçi direnişi 48.yılında da işçilere yol göstermeye devam ediyor.
16 yıllık AKP iktidarı döneminde izlenilen sermaye yanlısı politikalar sonucu işçi sınıfı önemli hak kayıpları yaşadı.
Bu dönemde 15 grev erteleme kararnamesi yayımlandı ve 193 bin işçinin grevi erteleme adı altında fiilen yasaklandı. 15 grev ertelemesinin 7’si OHAL döneminde gerçekleşti.
2003’te 811 işçi iş cinayeti sonucu yaşamını kaybederken bu sayı 2016 yılında 1405’e yükseldi. 2003-2016 arası dönemde resmi verilere göre bildirimi yapılan iş kazaları sonucu ölen işçi sayısı 17 bine yaklaştı.
Reel asgari ücret artışı reel milli gelir artışının oldukça gerisinde kaldı. 2004 yılı 100 kabul edilirse 2017’de reel asgari ücret reel milli gelir artışı karşısında yüzde 30 kayba uğradı.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile sosyal güvenlik ve sağlık ticarileştirilerek; yoksulluk ve sefalet içerisinde yaşayan milyonlarca işçi ve emekçi piyasanın acımasız koşullarına terkedildi.
Özgür sendikalaşma ve özgür toplu sözleşme hakkı kısıtlandı, toplu sözleşme kapsamındaki işçi sayısı açısından Türkiye OECD ülkelerinin sonuncusu haline geldi.
Türkiye’de yapılan tüm özelleştirmelerin yüzde 88’i bu dönemde yapıldı.
Kiralık işçilik uygulaması sermaye örgütlerinin talepleri doğrultusunda yasalaştırıldı.
Sermaye örgütlerinin bir diğer talebi olan iş davalarında zorunlu arabuluculuk uygulaması AKP’nin emek karşıtı uygulamalarından biri oldu.
İşsiz sayısı 7 milyon sınırına dayandı, her beş gençten biri işsiz kaldı.
İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işsiz kalanlar çeşitli şart ve koşullarda sınırlı sürelerde yararlanabilirken, sermayenin fondan kaynak olarak yararlanmasının önü açıldı; Hükümet, İşsizlik Sigortası Fonu’nu kaynak olarak kullanmaya başladı.
Vergi adaletsizliği daha da arttı; çalışanlar bir yandan yüksek gelir vergileri öte yandan tüketim vergileri ile vergi yükü altında ezildi.
Çalışma yaşamında toplumsal cinsiyet eşitsizliği arttı. Kadınların istihdamına yönelik politikaların merkezinde esnek ve güvencesiz ve kayıt dışı çalışma yer aldı ve neredeyse her iki kadından biri kayıt dışına itilerek sosyal güvenceden yoksun bırakıldı.
Türkiye, 49,3 saatlik haftalık çalışma süresi ile Kolombiya’dan sonra haftalık çalışma süresinin en uzun olduğu OECD ülkesi oldu.
Emek karşıtı uygulamalar OHAL ile zirve yaptı. Darbecilere karşı ilan edildiği söylenen OHAL çalışma ve grev hakkını ortadan kaldıran bir uygulamaya dönüştü. 140 bine yakın kamu çalışanı ve işçi yargı kararı olmaksızın işlerinden edildi.
696 sayılı KHK ile düzenlenen ve taşeron işçilere kadro müjdesi olarak sunulan uygulama tam bir kâbusa dönüştü. 0nbinlerce işçi; güvenlik soruşturması, emeklilik, eski hükümlülük gerekçe gösterilerek kadro dışı bırakıldı.
Tüm bu belirlemeler ışığında seçimlere günler kala; 48 yıl önce işçi sınıfının kazanılmış haklarını gasp edilmesi 15-16 Haziran İşçi Direnişi ile nasıl boşa çıkarıldı ise bugün de milyonlarca işçinin emek karşıtı uygulamaları boşa çıkartacağından kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
15-16 Haziran İşçi Direnişi’ni bugünlere miras olarak bırakan yüzbinlerce işçiyi ve bu direnişte hayatını kaybeden sınıf kardeşlerimizi yürüttüğümüz mücadeleyle bir kez daha anıyoruz.
Yaşasın 15-16 Haziran İşçi Direnişi!