6.03.2025
Kadınların 8 Mart Mesajı: "Aklımızın özgürlüğüne vurabileceğiniz hiçbir kapı, hiçbir kilit, hiçbir sürgü yoktur."
Eşitsizliğin, sömürünün ve şiddetin yaşamın her alanına sirayet ettiği koşullarda kapitalizmin ve erkek egemenliğinin yarattığı güvencesizliği, yoksulluğu, işsizliği, şiddetin her türlüsünü, savaşı, ırkçılığı ve militarizmi en yoğun ve en ağır biçimiyle kuşkusuz kadınlar yaşıyor.
8 Mart; bu kıstırılmışlığa, dayatmalara, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, güvencesiz çalışmaya, ücret eşitsizliğine bir tepki olarak; boyun eğen değil, başkaldıran kadınların mücadelesiyle doğdu ve çoğalarak büyüyor.
Her zaman olduğu gibi kadınlar dünyanın dört bir yanında, ataerkil düzene karşı mücadeleyi sürdürüyor. Mücadeleye devam etme yolunda ilham ve umut veren, ayrımcılıktan, ırkçılıktan, şiddetten arınmış, daha özgür ve adil bir dünya için çalışan, bu idealler uğruna risk alan, ezber bozan, barış için ısrar eden her bir kadının mücadelesi sonucunda kazanımlarımız çoğalıyor. Ancak, kadınları yılların mücadelesiyle elde ettiği haklardan vazgeçirmek, kamusal alandan ev içlerine doğru itmek, korkutmak ve yıldırmak sistemin önceliği olmaya da devam ediyor.
2025 yılının “aile yılı” ilan edilmesi de işte bu amaca hizmet ediyor. Amacını “ailelerimizi günümüzün tehlikelerine karşı daha dayanıklı kılmaktır” olarak açıklayan ama asıl niyetlerini gizlemeye çalışan iktidar; teşviklerle, promosyonlarla evlilik ve çocuk sayısını artırmaya çalışıyor. Kadını sadece ailenin bir uzantısı gibi düşünen “birey” olarak kabul etmeyen erk, yılın ilk ayında 33 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü, 32 kadının ölümünün de şüpheli olduğunu ve diğer tüm kadın cinayetlerini görmezden gelerek katilleri cesaretlendiriyor.
Sürekli olarak aileyi korumaktan, aile bağlarını güçlendirmekten bahsediliyor ama kadınları ve çocukları eril şiddetten, istismardan koruyacak yasalar ve koruyucu sözleşmeler söz konusu edilmiyor, yasalar uygulanmıyor. Cezasız bırakılarak suça cesaretlendirilen ve korunanlar sadece erkekler. Hâlbuki gerçekten amaç aileyi korumaksa İstanbul Sözleşmesi’ni kabul ederek işe başlayabilirler.
Öte yandan yoksulluğun giderek can alıcı boyutlara geldiği ülkede “üç çocuk” ısrarının altında yatan diğer neden, nüfusu gençleştirip ucuz işgücü istihdamını pekiştirmektir. Bir yandan aileyi koruyoruz derlerken diğer taraftan esnek mesai, güvencesiz çalışma ve ücret eşitsizliğiyle ailenin hizmet ve bakım görevlerine kadını mahkûm etmeye çalışarak ajandalarını açık eden bu ikiyüzlü sistemden kadınların alacakları her geçen gün artıyor.
Kadınların yaşamını her türlü müdahale ile kuşatmaya çalışan siyasal iktidarın yapması gereken kadınların özel yaşamlarından uzaklaşıp istihdam yaratması, şiddet ve vahşeti tetikleyen politikalarını bir an evvel terk edip yasaların etkin uygulanmasını sağlayarak şiddeti özendirici değil, caydırıcı önlemler almasıdır.
Her şeye rağmen bugün kadınlar çalışma hayatında “ikincil emek” olarak görülmelerine, güvencesiz istihdam biçimleri ile karar mekanizmalarından dışlanmalarına, yükselmelerinin engellenmesine, eşit işe eşit ücret alamamalarına ve yok sayılmalarına neden olan tüm uygulamalara karşı sesini yükseltiyor, mücadele ediyor.
Taleplerimiz:
DİSK/Genel-İş’li kadınlar, kazanılmış haklarımıza saldırıların arttığı bu ortamda evde, sokakta, işyerlerinde, sendikalarda; toplumun her alanında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik politikaların geliştirilmesi ve uygulanması için, eşit, özgür ve şiddetsiz bir yaşamın kurulması için verdiği mücadeleyi yükselterek sürdürecektir.
Kadınlar kazanacak, emek kazanacak!
Hayatlarımızı değersizleştirmeye çalışan, bizi yok saymaya, sindirmeye, toplumsal cinsiyet rolleriyle kuşatmaya çalışanlara inat bizler; fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddete karşı mücadele etmeye, eşdeğerde işe eşit ücret için, ev ve bakım işlerinin emek politikalarına dahil edilmesi için, toplu sözleşmelere kadın taleplerinin yansıtılması ve işyerlerinde cinsel tacize ve baskıya maruz kalmamak için, bu 8 Mart’ta da her 8 Mart’ta olduğu gibi boyun eğmeyeceğimizi haykırmaya devam edeceğiz.
Haklarımız için, eşitlik için, insanca bir yaşam için mücadele edecek, dayanışmanın ve birlik olmanın gücünü büyüteceğiz. Eşit ve adil bir dünya bizim ellerimizdedir. Bu nedenle, alanlarda, meydanlarda taleplerimizi haykırmaya devam edeceğiz.
Yaşasın kadın dayanışması diyor ve uğruna mücadeleden vazgeçmeyeceğimiz taleplerimizi yineliyoruz:
8 Mart Tarihçesi: “Göğü gördüm/İmkâna tutuldum/Düşü sevdim.”
Kadınlar için 8 Mart hak, eşitlik, özgürlük ve dayanışmayı temsil eder. 8 Mart 1857’de, New York’ta 40.000 kadın dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşulları ve eşit işe eşit ücret talepleriyle başlattıkları grev esnasında çıkan yangında 129 işçinin can vermesiyle birlikte, 8 Mart kadınlar için bir mücadele günü haline geldi. 1908’de, yine New Yorklu tekstil işçisi 15 bin kadın oy hakkı, çalışma saatlerinin azaltılması, çocuk işçiliğinin yasaklanması gibi taleplerle “Ekmek ve Gül” sloganı ile yürüdüler. 1910 yılında, Kopenhag’da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nden Clara Zetkin ve Rosa Luxemburg ölen kadın işçiler anısına mart ayının bir gününün Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını önerdiler. Oybirliğiyle kabul edilen bu öneride aynı zamanda kadınların siyasal ve sendikal hakları da gündeme getirilmişti. Kadınlar Günü ilk kez 1911’de Sosyalist Enternasyonalin çağrısı ile milyonlarca kadının bir araya geldiği mitinglerle Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de kutlandı. Türkiye’de ise 8 Mart, ilk defa 1921 yılında kutlandı.
70’lerin başından itibaren kadın hakları mücadelesinin, kadın kurtuluşu hareketinin ve İkinci Dalga Feminizmin etkisiyle 8 Mart, özellikle Avrupa’da yeniden gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın Birleşmiş Milletler Kadın Hakları ve Barış günü olarak kutlanması kararı aldı.
Dünya Kadınlar Günü, kadınların yaşamın her alanında kat ettikleri mesafenin kutlandığı bir gün haline gelirken güncel toplumsal gelişmeler ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunda farkındalık yaratmak için direnen kadınlar tarafından sürdürülüyor.