Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1993 yılında 17 Ekim gününü ülkelerde yoksulluğu ortadan kaldırmak ve bu konudaki farkındalığı arttırmak için “Dünya Yoksullukla Mücadele Günü” olarak belirlemiştir. Peki acaba gerçekten yoksullukla mücadele edilmekte midir?
Yoksulluk kavramı dünyada kapitalizmin giderek şiddetlendirdiği sınıfsal eşitsizliklerin ve sömürünün üzerini örtmek için kullanılan bir kavram haline gelmiştir.
Yukarıdaki "çarpıcı" yoksulluk verileri Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlarca açıklanmıştır. Peki bu kurumlar eşitsizlikleri hesaba katmışlar mıdır? Durum bu rakamlarda yansıtıldığından acaba daha vahim midir?
Türkiye’de yoksulluk sınırı altında yaşayan kişi sayısı giderek artmaktadır. Resmi verilere göre yoksulluk sınırı 4 bin 997 TL alındığında 2015 yılında Türkiye'deki yoksul sayısı 6 milyon 652 bin kişidir. DİSK'in geniş tanımlı işsizlik hesaplamasına göre 5 milyondan fazla işsizin bulunduğu bir ülkede, yoksulların sayısı için 6 milyon fazlaca düşük değil midir?
Dünya Yoksullukla Mücadele Günü'nde dikkat çekmek istediğimiz nokta, yoksulluğu yaratan, yoksulluğu tanımlayan, hesaplayan ve böyle uluslararası günler ilan edenlerin yoksullukla savaşacak özneler olmadığıdır, olamayacaklarıdır.
Çünkü yoksulluğun temelinde sınıf çatışmasının ve çelişkilerinin besleyicisi kapitalist düzenin kendisi yatmaktadır. Bu düzen ise eşitsizlikler üzerine kuruludur. Eşitsizlikler ortadan kalkmadan yoksulluk da ortadan kalkmayacaktır. Bu yüzden asıl mücadeleyi verecek olan örgütlü işçi sınıfıdır.