02/10/2019
23-24-25 Ağustos 2019 tarihlerinde yapılan Genel-İş 17. Genel Genel Kurul öncesinde, uluslararası sendika temsilcilerinin katılımıyla “Küresel Ekonomi ve Siyaset Bağlamında Sendikal Haklar ve Kamu Hizmetlerinin Geleceği” başlıklı panel düzenlendi.
Moderatörlüğünü Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir’in yaptığı panelin konuşmacılarından Doç. Dr. Aziz Çelik, Türkiye'de sendikalaşma, toplu sözleşme kapsamı, grev hakkı, kamu sektörü sendikalaşması ve genel hizmetler işkolunda sendikalaşma ile sendikal mücadele konularını irdeledi.
Aziz Çelik 2012 sonrasında sendika üyeliğinde ciddi bir artış olduğunu, şu anda 1 milyon 800 bin sendika üyesi bulunduğunu ama bunun hormonlu ve asimetrik bir büyüme olduğunu ileri sürdü. TİS kapsamındaki işçi sayısının sendikalı işçi sayısından düşük olduğunu, işçilerin ancak yüzde 7’sinin TİS kapsamında olduğunu hatırlattı. Bunun başka ülkelerde tersi yönde olduğunu belirtti.
Özellikle kamu sektöründe ve kamu emekçilerinde sendikalaşma artışının olağan bir süreçle değil, hükümetin yönlendirmesiyle ve yapay biçimde gerçekleştiğini, ortada özgür bir pazarlık ortamının bulunmadığını, grev yasaklarının ve diğer kısıtlamaların bunu olanaksız kıldığını söyledi.
2020’den itibaren Konfederasyonların üye sendikaları yerine, yetki almadan protokol yapabileceğini ve bunun TİS yerine geçeceğini ifade eden Çelik, Hak-İş ve Memur-Sen’in iktidarla sembiyotik ilişki içinde olduğunu belirterek “Otoriter bir emek rejimi yerleşiyor. Sendikalar ve işçiler denetim altına alınıyor” dedi.
Grev ertelemelerinin de grev yapmayı fiilen yasaklamak anlamına geldiğinin altını çizen Çelik, 860 bin işçinin greve çıktığını, bunun 576 bininin grevinin yasaklandığını hatırlattı. Sendikaların daha aktif mücadele yürütmesi gerektiğini söyleyen Çelik, bir benzetme yaparak “Gemiler limanda güvendedir. Ama gemiler limanda kalmak için değil, denize açılmak içindir. Sendikalar da limanda durmak için kurulmadılar; açık denize çıkmaları gerekir” dedi.
Doç. Dr. Aziz Çelik’in konuşmasının tamamını izlemek için tıklayın.