15/04/2021
DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR) çalışmalarında kullanmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) Kod-29 ile ilgili bir başvuru yaptı. Kamuoyunda Kod-29 olarak bilinen İş Kanunu 25/II. maddeye göre yapılan işten çıkarmalara ilişkin bilgi edinme başvurumuz reddedildi. SGK işten çıkarma nedenlerine göre işçi sayılarına ilişkin bilgi talebimizi kabul etmedi. Yaptığımız başvuru sonucunda işten çıkarma nedenlerine ve sayılarına “ticari” sır muamelesi yaptı. İşçilere ait genel nitelikli bilgiler işçilerden ve kamuoyundan gizlendi.
Kamuoyunda “Kod-29” olarak bilinen fesih gerekçesi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II. maddesindeki “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” halleri kapsıyor. İşverenler tarafından sıklıkla kıdem tazminatı ödememek, sendikal örgütlenmeyi engellemek ve işçiler üzerinde baskı kurmak amacıyla kötüye kullanılan Kod-29, işçileri büyük mağduriyetlerle yüz yüze bırakıyor.
DİSK-AR Kod-29’un ayrıntılarına ulaşmak için çeşitli girişimlerde bulundu. 17 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) aracılığıyla 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde SGK’ye bilgi edinme başvurusu yaptı ve 2019 ile 2020 yıllarında Kod-29 gerekçesiyle işten çıkarılan işçilerin cinsiyete göre sayıları istedi.
SGK 2 Nisan 2021 tarihinde 2019 ve 2020 arasında Kod-29 ile işten çıkarılanların cinsiyete göre sayısını paylaşarak başvurumuzu cevapladı. Bunun üzerine DİSK-AR 6 Nisan 2021 tarihinde “2020’de Kod-29 kıyımı: 143 bini erkek, 34 bini kadın toplam 177 işçi” başlıklı bir araştırma bülteni yayımladı. Araştırma kamuoyunda geniş yankı buldu.
Öte yandan işçilerden ve sendikalardan gelen tepkiler ve sorular üzerine SGK 1 Nisan 2021 tarihli 2013/11 sayılı genelgesiyle Kod-29 ile ilgili değişikliğe gitti. Genelgede yapılan değişiklik ile “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” hallerin tamamı için ayrı kodlar belirlendi ve “olası sorunların önüne geçileceği” ileri sürüldü. Ancak bu biçimsel değişiklik sorunları çözmekten oldukça uzaktı.
DİSK-AR, Kod-29 uygulamasının tüm işten çıkarmalar içindeki payını öğrenmek amacıyla 6 Nisan 2021 tarihinde CİMER aracılığıyla SGK’ye yeni bir başvuru yaptı. Başvuruda 2015-2019 yılları arasında tüm işten çıkarma kodlarına göre işten çıkarılan işçilerin sayısı soruldu. Bu başvurunun amacı İş Kanunu 25/II. madde kapsamında yapılan işten çıkarmaların (eski Kod-29 yeni Kod 42-50) tüm işten çıkarmalar içindeki payını öğrenmekti. Böylece keyfi işten çıkarmaların oranı net biçimde ortaya çıkacaktı.
Ancak SGK 14 Nisan 2021 tarihli cevabında DİSK tarafından istenen bilgilerin özel bir çalışma, araştırma ve analiz gerektirdiğini ileri sürerek talep edilen bilgilerin “kişisel veri ile ticari sır niteliğinde olan veri” kapsamında değerlendirdi ve işten çıkarma sayılarına ilişkin bilgi vermeyi reddetti.
Konfederasyonumuzca SGK’den istenen bilgiler ayrı bir inceleme ve araştırma yapılmaksızın SGK’nin verebileceği hazır bilgilerdir. Gerekçelerine göre işten çıkarma sayıları SGK’nin elektronik ortamda derlediği bilgilerdir ve zaten hazırda bulunuyor. Nitekim SGK 2018, 2019 ve 2020 yıllarına ait bilgileri kendisi de açıkladı. Kod-29’a göre son üç yıla göre zaten açıklanan bilgilerin diğer kodlara ve yıllara göre açıklanmaması bilgi saklamaktan öte bir anlam taşımaz. Öte yandan talep ettiğimiz bilgiler anonim ve genel nitelikli olup kişisel ya da ticari sır olarak nitelenmeleri akıl ve hukuk dışıdır. Milyonlarca işçiden kesilen primlerle kamu hizmeti veren SGK’nin bir işçi konfederasyonu tarafından yapılan bilgi başvurusunu reddetmesi asla kabul edilemez.
SGK işçilerden ve kamuoyundan bilgi saklayarak ne yapmak istiyor? SGK’nin elinde hazır olarak bulunan bilgiler kamuoyu ile neden paylaşılmıyor? SGK Kod-29’un vahametini mi örtmek istiyor? Bunu neden yapıyor? İşverenleri mi koruyor? SGK’yi şeffaf davranmaya ve kaç işçinin hangi gerekçelerle işten çıkarıldığını kamuoyu ile paylaşmaya çağırıyoruz. SGK’nin bilgi edinme hakkımızı hukuka aykırı biçimde çiğnemesi konusunda ayrıca hukuksal girişimlerde bulunacağız.
Ülkeyi yönetenlere çağrımızdır:
Göreviniz Kod-29 ile ilgili gerçekleri gizlemek değil bu zulme son vermektir. İşverenlerin tek taraflı beyanı ile hiçbir işçi damgalanarak işinden olmamalıdır. İşten çıkarma yasağındaki tüm istisnalar derhal kaldırılmalı, işverene kanıtlama yükümlülüğü ve etkin denetim getirilmelidir. Aksi halde yaşanacak yeni mağduriyetlerin sorumlusu ülkeyi yönetenler olmaya devam edecektir.