24 Ocak 1980 ekonomi kararlarının üzerinden 42 yıl geçti. Ocak 1980- Eylül 1980 arasında uygulanamayan kararlar 12 Eylül askeri darbesiyle uygulamaya sokuldu ve Türkiye sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasi, toplumsal ve kültürel açılardan köklü olarak dönüştürüldü.
Bu ve benzeri kararlarla bizimki gibi ülkelerin ekonomileri IMF ve Dünya Bankasının aracılığıyla kapitalizmin merkez ekonomilerine bağlandı. Bu sayede uygulamaya konulan neoliberal politikaların acı reçetelerinin sonuçlarını hep birlikte yaşıyoruz.
Bugün dünyada en zengin 10 kişinin serveti 3,1 milyar kişinin toplam servetini aştı. En zengin 10 kişinin serveti ikiye katlanırken pandemi döneminde günlük 5,50 dolardan az kazanan kişi sayısı 160 milyon arttı. Günde en az 21 bin 300 kişi eşitsizlik nedeniyle hayatını kaybediyor. İşte bu adaletsizliğin temelleri Türkiye’de o zamanlarda atıldı.
Türkiye işçi sınıfı bu dönüşümün maliyetini düşük ücret politikaları ve adaletsizlikle ödedi. İşçi sınıfı hak ettiği refah düzeyinden uzaklaştırıldı, türlü baskılara maruz kaldı; özellikle DİSK’e 12 Eylül öncesi ve sonrasında hukuksuz ve şiddetli saldırılar gerçekleştirildi.
24 Ocak kararları ülkemizde güvencesiz ve sendikasız çalışmaya mecbur bırakılan; milli gelirden ve ekonomik büyümeden payını alamayan yoksullar ve işsizler yarattı. 24 Ocak kararlarıyla birlikte gelen; emek sömürüsüne dayalı, sıcak paraya bağımlı, ranta ve balon büyümelere odaklı ekonomi politikalarının acı sonuçlarını bugün de yaşıyoruz. Bunu yaşadığımız ağır geçim sıkıntısında; yüksek faturalar, yüksek enflasyon ve düşük ücret politikasıyla görüyoruz.
24 Ocak kararları ile başlayan özelleştirmelerin yüzde 88’i AKP döneminde yapıldı. Sendikalaşma oranı 1980'de yaklaşık yüzde 40 iken, 2021'de yüzde 14'e düştü.
Sigortalı işçi sayısı yaklaşık 7 kat artmasına rağmen, büyük bir işçileşme süreci yaşanmış olmasına rağmen sendikalı işçi sayısı sadece 2,3 kat arttı. Geçici, güvencesiz, kuralsız ve esnek çalışma düzeni yaygınlaştı.
24 Ocak kararları iktidarların şekil ve isim değiştirmesi bir yana hiç değişmedi; emekçilere, adalete, özgürlüğe ve insan haklarına, demokrasi ve eşitliğe düşman 12 Eylülcüler tarafından emekçileri sindirmek için kullanılan bir enstrüman el değiştirdi. Şimdi aynı politikalar daha agresif bir şekilde iktidar tarafından uygulanıyor.