18/11/2016
Siirt'in Şirvan ilçesinde Park Elektrik isimli şirketin işlettiği Türkiye'nin en büyük bakır maden sahasında meydana gelen heyelan ile 16 işçi toprak altında kaldı. Günler geçti ama hala toprak altında kalan madencilerin hepsine ulaşılamadı.
Yüz binlerce ton toprağın kaydığı tahmin edilen faciada, bugüne kadar yapılan arama kurtarma çalışmalarında 12 madencinin cesedine ulaşıldı.
Öncelikle hayatını kaybeden işçilerin kederli ailelerine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Toprak altında kalan madenciler için ise ümitler her geçen gün azalıyor.
Madenlerde yaşanan ölümler bitmek bilmiyor. Soma ve Ermenek katliamından hala ders çıkarılmadığı için ölümler devam ediyor. Madenlerde yaşanan ölümler ne kader ne de fıtrat. Bu ölümler bir yandan daha fazla kar hırsı ile emeğin ve doğanın daha fazla sömürülmesinin; diğer yandan ise özelleştirme ve taşeronlaşma politikalarının bir sonucudur.
Şirvan bakır maden sahasında ne yaşandı?
Toprak altında kalan işçilerin aileleri, işçilerin sık sık "toprak kayıyor" dediklerini aktarıyor.
İşletilen maden sahası bir açık ocak. Yani, maden cevheri, yer altına tünel kazılarak değil, madenin üzerindeki toprak örtüsü kaldırılarak, kademeli bir şekilde kazılarak çıkarılıyor.
Açık işletme yöntemi ile çalışılan bir maden ocağında güvenli çalışma için en önemli parametrelerden birisi şev/basamak eğimi ve yüksekliğidir. Ocağın jeolojik analizleri sonrası elde edilen verilere göre uygun şev açısı ve yükseklikleri belirlenerek buna uygun güvenli işletme projeleri ile çalışmalar yapılmalıdır. Katliam sonrası bölgeye giden heyetlere madencilerin ve göçük altında kalanların ailelerinin verdiği bilgiler; göçüğün olduğu bölgede şev kayması öncesi 80 cm büyüklüğünde çatlaklar olduğu, bu konuda yaptıkları uyarılara kulak verilmediğidir.
Yani ölüm göz göre göre gelmiş. Kurtarma çalışması dahi yapılamayan bir yerde yapılan üretim faaliyetinin nasıl yapıldığı sorusu bize kazanın nasıl geldiğini de anlatıyor gibi.
Maliyetleri düşürmek için çevre ve emek standartlarını hiçe sayan madencilik faaliyetleri, ülkeyi ekolojik yıkım ve iş kazaları gibi toplumsal birçok sorunla karşı karşıya getirdi.
Artık maden kazaları 100-200 yıl öncesinin olguları olarak değerlendirilmektedir. Maden kazası çağdışı üretim ve güvenlik tekniklerinin sonucudur. Bu kazalara kader ya da fıtrat nitelemesi yapmak çağ dışı bir anlayıştır.